Gözlerim gördükçe, elim kalem tuttukça, yürüyebildiğimce...

GÖZLERİM GÖRDÜKÇE, ELİM KALEM TUTTUKÇA, YÜRÜYEBİLDİĞİMCE...
Süleyman ÖZEROL

1997 yılında üye olduğum Atatürkçü Düşünce Derneğinde 1999 yılından itibaren iki dönem üst üste yönetimde bulundum. İlk dönemde yazman olarak görev yaptım. Başkanımız Dr. Mustafa Güldoğan idi. Doktor Güldoğan bir gün çarşıda eşim ile karşılaşır, "Hoca ne yapıyor?" diye beni sorar. Eşim de, "Hoca okuyor, yazıyor, geziyor" der. Doktor gülmeye başlar, "hele bir daha söyle" diyerek. Bu olaydan sonra beni gördüğünde de gülmeye başladı ve "Hoca okur, yazar, gezer" dedi.
Evet, köyde bulunan okul binası yıkılma derecesinde idi ve yeni okul binası yapılana kadar köy evlerinde okundu. Ben de 1961 yılında Minnetin damında ilkokula başladım ve okuma yazmayı kısa sürede söktüm. Evin üst katında yönetim ile birinci sınıflar ahır ve samanlık olup temizlenen alt katında diğer sınıflar vardı. Üçüncü sınıfta yeni binaya taşındık ve burada okulun kitaplığında bulunan kitapları okumaya başladım. O zaman Milli Eğitim Bakanlığının Uzun Mehmet, Üvey Ana, Anadolu Masalları gibi kitapları ile Varlık yayınlarının küçük boy kitapları vardı. Masallar, halk öyküleri, şiirler ve diğer...
1966 yılından itibaren altı yıl okuduğum Akçadağ İlköğretmen Okulunda çok zengin bir kütüphanemiz vardı ve burada da çok kitap okudum. Özellikle Hasan Ali Yücel zamanında dünyanın çeşitli dillerinden Türkçeye çevrilen kitaplar ile Türkçe yazılmış kitapları, kütüphaneye giremeyen pek çok kitabı okudum. Öğretmenliğim sürecinde pek çok kitap edindim, bazıları yanmasına ve imha edilmesine karşın daha sonra yine aldım ve okudum. 1983 yılına kadar roman çok okudum ve roman okumayı bıraktım... Daha sonraki yıllarda yazmaya yönelmekle birlikte araştırma kitaplarına yöneldim.
İlkokulda var olan okuma hevesimin yanında dört ve beşinci sınıfta kendimce şiiriler yazmayı denedim. Akçadağ İlköğretmen Okulunda bunu sürdürdüm. Öğretmen olunca da... Her ne kadar ilkokuldan itibaren yazmaya başlasam da 1983, düzenli yazmamın başlangıcı oldu diyebilirim. Hem geriye dönüp 1962'den itibaren iz bırakan anılarımı hem de köyüm Ballıkaya ile ilgili derleme çalışmalarımı yazmaya başladım.
Bugüne kadar süren okuma ve yazma uğraşımda yazma daha ağırlık kazanıyor. Yıllardır günlük mutlaka yazıyorum. Süreçte yedi kitap yayınladım, pek çok kişinin onlarca kitabını hazırladım, düzenledim. Pek çok gazeteye yazı yazdım, kendim gazete çıkardım. Malatya Yorum gazetesine 1993 yılından itibaren yazmaya başladım, 1998'de yazı işleri müdürlüğünü üstlendim.
On yılı aşkın TSD Malatya şubesi yayın organı Umudun Sesi’ini çıkardım, Atatürkçü Düşün dergisinin iki yıl çıkmasında çaba gösterdim. 2009-2010 yıllarında 9 sayı çıkardığımız Arguvan Yolu dergisinin de yazı işleri müdürlüğünü yaptım.
Okuma, yazma derken gelelim gezme işine...
Gezme işi ta 1972 yılında Urfa Yetiştirme yurdunda göreve başlamamla başlar. Yetiştirme yurdunda ders olmaz, çocukların evi gibidir. Benim ilk yıl gurubum da çalışan çocuklardı ve hep gezer, onları kontrol ederdim. Urfa'ya gelen öğretmen arkadaşlarla da çok gezerdik. Her pazar Balıklıgöl’e gider, Urfa kalesine çıkardım.
Kısas’a gittikten sonra yöneticilik görevim ile bir süre gezemedim. Ancak 1981 yılında Malatya'ya gelince biraz daha gezmeye başladım. Hele de emekli olunca gazeteciliğe başladığımdan hemen her gün gezerdim. Bazen Emeksiz'den, bazen Kernek'ten, bazen toprak-Su’dan inerdim çarşıya. Bazen de Beydağına çıkar sonra inerdim. Okulları gezerim bazen de...
Köyde de 1996 yılına kadar dağları çok gezim. Kuzeyini kaplayan kayaları, yaylaları... Daha çok da yalnız gezerdim. Şimdi düşünüyorum da bir yerde ayağım kaysa, başıma bir durum gelse ne yapardım tek başıma? Gezdiğim yerlerde fotoğraf çektim, buralarla ilgili yazılar hazırladım, şiirler yazdım.
2001 yılından itibaren Ankara’da kalmaya başladım yaklaşık altı ay kış dönemi. Daha önce yürüyerek sekiz on dakika uzaklıktaki Maltepe’de oturuyordum, şimdi ise Dikmen'de oturuyorum ve araba ile on dakika içinde hemen her gün Türkiye'nin ve Ankara'nın merkezi olan Kızılay'a gidiyorum. Burada da Malatyalı dernekler, ozanlar derneği, sergiler, etkinlikler, konserler, dinletiler gezdiğim yerlerin başında geliyor. Malatya ile ilgili haberleri Malatya basının gönderiyorum, bazı konularla makale olarak düzenliyorum, fotoğraflar çekiyorum.
2008 yılına kadar yayınlanan yazılarım, yaptığım bazı etkinlikleri belgelemek amacıyla bir dosya hazırladım. Radyo ev televizyon etkinliklerinden de söz ettim. Öğrencilerin, halk kültürü derleme ve araştırma yapanlarının, ilgi duyanların yararlanması amacıyla internete ekledim. 1993-2011 yıllarına ait Malatya yorum gazeteleri, kaset belgeliğim ve daha başka pek çok Malatya'da olduğundan dolayı 2008 yılından sonrakileri de yaz döneminde düzenlemek istiyorum. Gazetede yazmaya başladığım 1988 yılından başlayarak bugüne dek çalışmalarımı bir arada toplamak iyi olacak diye de düşünüyorum. Mutlaka eklenecek başka şeyler de olacaktır.
Şimdi mi?
Hala okuyor, yazıyor ve geziyorum...
Hemen her gün gittiğim Kızılay'da hiç bir yere uğramasam mutlaka Kumrular Caddesinde Çankaya Kaymakamlığının karşısında bulunan Ankara Hekimhanlılar Derneğine gidiyorum, orada hemşerilerimi görüyorum. Yakın zamanda Malatya'ya, daha doğrusu son on yıldır kaldığım köyüme, Ballıkaya’ya döneceğim. Teyzem oğlu Ali Uçar ile yarım bıraktığımız çekim işini de tamamlamayı düşünüyorum. Kayabaşından, Büyük Mağara’dan, Kuşboku’ndan, Belantarla’dan Sayağlı’na, Yataktaşı’na, Alaçayır’a koyaklara, Karadoğan'a, Mastik’e, Darıderesi’ne gitmek istiyorum. Fotoğraf ve kamera çekimleri ile ve yazarak geleceğe belgelik bırakmakla köyümüzü belgelemiş olacağız.
Sonrası mı?
Sonrası devam...
Gözlerim gördükçe, elim kalem tuttukça, yürüyebildiğimce okuyacağım, yazacağım ve gezeceğim.
Neden mi?
Kaydetmezseniz kaybedersiniz...
Tarih kayıt ile geleceğe aktarılır...
Kaydedilmeyen hayal edilir, hayal ise gelecek ile ilgilidir, geçmişle değil...


11 Haziran 2015, Ankara

Yorumlar

Popüler Yayınlar