Türküler Yürümez Artık...

TÜRKÜLER YÜRÜMEZ ARTIK…

Süleyman ÖZEROL

13 Haziran 2011 günü Elif’ten bir ileti aldım, şöyle diyordu: “Süleyman amca merhaba... Rıza'nın babası ve benim bir kitap çalışmamız var, tanıdık ağızlardan Rıza'yı topluyoruz bir nevi. Bu bir anı kitabı, kim nasıl isterse ne hissederse Rıza için yazılar yazıyor, yüzlerce yazı oldu birbirinden derin, O'nu tanıyan herkes yer aldı, eğer sen de istersen senin Rıza için bir yazına da bu kitapta yer vermek isteriz, eğer cevabın evetse çok sevinirim.” Diğer yandan H. Nedim Şahhüseyinoğlu’nun bir çalışma yapacağını söylemişti Rıza’nın babası İhsan Kılıç. Elif de bundan söz etmiş olmalıydı. 
24 Şubat 2011 günü Meşrutiyet'ten Pakize Altan, Cezmi Orhan ve Murtaza’nın yanına uğradım. Murtaza ile Rıza'nın çalıp söylediği “Şaha doğru dost bezirgân”dan söz ettik. Şahhüseyinoğlu’nun yanına uğradığımda da Rıza ile ilgili çalışması olacağından söz etti. Aslında Rıza ile ilgili bir kitapçık olacak yazacaklarım var. Ama ben onunla tanışmamızı ve bazı konuları anlatmak istiyorum.
Rıza Kılıç ile Malatya’da tanışmıştık 2004 yazında. İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarında okuyan komşumuz merhum Sait Kutlutürk’ün oğlu Mahir kendisi gibi genç birisi ile balkonda hem sohbet ediyorlar hem de bağlama ile dövüştürüyorlardı. İkisi de ustaydı bağlamada. Kısa bir ara verdiklerinde seslendim, hal hatır ettik ve oraya gelmemi istedi Mahir. Balkonda neler yoktu ki? Duvarda asılı bağlamam, daktilom, teyp-radyo, kasetler, kitaplar, kâğıtlar ve daha birçok şey… Uğraştığım bir yığın dosya vardı her zamanki gibi elimde.
Biraz sonra geleceğimi söyledim ve balkonu yarım toplayıp yanlarına gittim. Salona geçip oturmuşlardı. Mahir arkadaşı ile beni tanıştırdı: “Rıza Kılıç…”
Rıza Sivaslıymış, birlikte okuyorlarmış, İstanbul’da birlikte etkinliklere katılıyorlarmış. Rıza’ya Arguvan Türküleri kitabımızı armağan ettim. Evirdi, çevirdi, karıştırdı bir süre. Sonra, “Çok emek harcanmış, elinize sağlık” dedi. Bir süre kitabımızın hazırlık, basım aşamalarından ve basılması öyküsünden söz ettim. Yaşlarının bana göre çok küçük olmasına karşın iki usta bağlamacı vardı karşımda. Ama benim çalıp söylememi istediler özellikle. Arguvan türküleri ağırlıklı söyleşimizin aralarında birkaç da türkü söyledim. Kameraya alıyorlardı bütün bunları…
Bir ara, bazı türkülerin uzun hava olmalarına karşın kırık hava haline getirildiklerini söyleyerek örnekler verdim. “Yürütüyorlar” dedi Rıza. Yani hareketli hale getiriyorlar demek istedi. Güzel bir benzetme, anlamlı bir adlandırmaydı bu. Bunu ertesi yıl Ankara’da Ankara Günlükleri” notlarımda ve Metropol gazetesinde yayınlanan bir yazımda bundan söz ettim.
“Ankara Divriği Kültür Derneği, “Divriği Anadolu Halk Şöleni” adı altında bir gece düzenledi. Oldukça yoğun bir sanatçı kadrosunun bulunduğu gece 20 Mart 2005 Pazar günü Atatürk Kapalı Spor Salonunda gerçekleştirildi. “Çamşıhı yöresinden “Ak meleğim göç eylemiş yurdundan” türküsünü dinlerken başka bir şeyi anımsadım; uzun havaların “yürütüldüğünü!” “Yürütme” deyimini, Sivaslı olup İTÜ (Konservatuar) öğrencisi Rıza Malatya’daki söyleşimizde kullanmıştı.” *
Dikmen’de İsmail Görer ustanın saz yapımevinde birkaç kez karşılaştık Rıza ile. Ankara’da Kıvılcım müzikte Murtaza’ya uğrarım sıkça, orada da karşılaşmalarımız olurdu. Dikmen’de oturmaları nedeniyle de karşılaşırdık bazen. Çok konuşmaz, kendini anlatmak istemezdi nedense. Babası ile de Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Vakfında tanıştık. Her gördüğümde sorardım Rıza’yı.
16 Ocak 2011’de şöyle demişim: “Ne desem ki? Türküler yürümez artık…”
31 Aralık 2010 günü aramızdan ayrıldı Rıza...
13 Şubat 2011 günü Dikmen’de Rızanın kırkına gittik. Yemek, dua ve kendi sesinden deyişler… İlk deyiş: “Tut elimden kaldır beni…” 
Ağladım Rıza söyledikçe…
3 Ocak 2011 günü Arife Kalender’e şunları yazmıştım: “Arife Hanım, Ben Rıza'yı 2004 yılında Malatya'da tanıdım. Komşumuzun oğlu Mahir Kutlutürk arkadaşıydı, birlikte gelmişti. Arguvan Türküleri kitabımız da o çıkmıştı sıralarda, armağan etmiştim, çok memnun olmuş ve benimle söyleşi yaparak kameraya almıştı. O zaman 24 yaşındaydı, otuzda kaybettik. Daha çok şey yapacaktı, yapacaktık...”
Ertesi gün Arife Kalender şunları yazmıştı: “Yaşına göre yapmış da bence. Çünkü sizin gibi dostlar kazanmış. Tekrar başınız sağ olsun. Selamlar.”
Evet, çok şey yapmıştı ama daha da yapacakları vardı. 
Rıza’yı unutmayacağım… 

28 Haziran 2011, Ballıkaya

Erken göçtü erken geriye gelmez
Ayrıldı aradan kalanlar gülmez
Rıza'nın yerini olmaz dolduran
İnanın ki daha türkü yürümez

5 Nisan 2012

Yorumlar

Popüler Yayınlar