‘Ringe çıkınca müzik kalmıyor, müzik alanında da ringi unutuyorum’
TALİP ÖZAK; "Ringe çıkınca müzik kalmıyor, müzik alanında da ringi unutuyorum"
“Turan adlı
sinemada yer gösteren biri vardı. Benden oldukça büyüktü. Bir gün Şark
Sinemasının önünde afişlere bakarken gelip sataştı. Karşı çıkınca da fena halde
dayak yedim. Bu olay üzerine boks öğrenmeye karar verdim ve de öğrendim. Yıllar
sonra Cezmi Kartay Caddesinin meydana açılan köşesinde karşılaştık, yine bana
sataştı. Kendisini öyle bir dövdüm ki, perişan oldu.
Boksu meslek
edindim sanki de… Bir yandan da müzik hevesim vardı. Bağlama ve keman çalmasını
(1949–1950) öğrendim. Küçükken ağladığımda babam keman çalmaya başlar, ben de
ağlamayı kesermişim. Bana ninni gibi gelirmiş. Babamın keman çalması, kemanı
öğrenmemde özendirici bir etki yaptı.”
1955 yılında ut,
kanun, cümbüş, tambur, ilerideki yıllarda da gitar çalmayı öğrenen Özak, bu
sazları kendi çabasıyla öğrendiğini, onarımlarında da usta olduğunu belirtiyor.
Genç yaşında bu
kadar sazı çalması yanında boks yapmasını yadırgayanlar ve zaman zaman dile
getirenler de olur. Konuyla ilgili bir anısı ise şöyle:
“Bir akşam
askeri gazinodaki programdan çıkıp boks maçına gittim. Daha önce beni gazinoda
gören birisi burada da görünce yanıma yaklaşıp, ‘Hem keman çalıyor, hem de boks
yapıyorsunuz, tam birbirine zıt şeyler’ dedi. Ben de, ‘Ringe çıkınca müzik
kalmıyor, müzik alanında da ringi unutuyorum’ dedim.”
1956–1958
yılları arasında askeri okulda öğrenci iken bir yandan da Halk Eğitim
Merkezinde sanat müziği çalışmalarına katılır. Erzincan’da düzenlenen harp
oyunlarında özel olarak konser verirler. Halk Eğitim Merkezindeki çalışmaları
1966 yılına kadar sürdürür. Aynı yıl yaşadığı bir olay üzerine boksu bırakır.
Çalmasını öğrendiği sazları başkalarına öğretmek amacıyla ders vermeye başlar.
Bu yönüyle, Malatya’da ilk müzik dersi veren kişilerdendir. O yıllardan buyana
ders verdiği öğrencilerin kaydını tutar…
Yetmişli
yıllarda İsmet Paşa Parkındaki Hürriyet Aile Çay Bahçesinde programlara çıkar.
Cümbüşle çalıp söyleyen Bedri Karahan (Topal Bedo) da burada programlara
çıkmakta, bir yandan da ders vermektedir. Bir süre onunla birlikte hem
programlara katılır hem de ders verir. Bedri Karahan’ın yetişmesinde ve ünlü
olmasında katkısı olduğunu belirtir. “Gidenin Üçü Güzel” türküsü ile ilgili
olarak şunları anlatıyor: “İstanbul
Sinemasının yanındaydık, yanımızdan üç tane kız geçti. Bedri kızların
arkasından bakarak mırıldandı:
“Gidenin
üçü güzel
Ardında
saçı güzel
Saçı
başını yesin
Yolda
sallanışı güzel”
Son dizedeki
“sallanışı” sözünün uyum sağlamadığını belirterek şöyle düzelttim:
“Yolda
yürüyüşü güzel” (*)
Bu türküyü
okuduğunda kemanla eşlik ederek, ara ezgilerle süsleyerek müziğini
zenginleştirdim.”
Talip Özak,
sanat müziği ağırlıklı olarak çalıp söylemeyi sürdürür. Malatya, Elazığ,
Diyarbakır ve İstanbul’da eğlence merkezlerinde çalışır. Sabite Tur Gülermen,
Bilge Pakalınlar, Ali Şenozan, Ali Rıza Köprülüleroğlu, Bedri Karahan ve bazı
yerel sanatçılara programlarda; Sami kasap, Hakkı Coşkun’a plaklarında, bazı
yerel sanatçılara kasetlerinde kemanıyla eşlik eder. Malatya Fuarı, Malatyalı
Fahriyi Anma, Avni Anıl’ı Anma Konserlerine, televizyon programlarına,
yarışmalara ve birçok etkinliğe keman sanatçısı olarak katılır. Malatya Musiki
Derneği ve Malatya Müzisyen eğitimciler Derneğinin etkinliklerinde yer alır.
Malatya Musiki Derneği üyesi olup, saz sanatçısı olarak etkinliklerde yer
almaktadır. Birkaç bestesi olduğunu, ancak ortaya çıkarmadığını belirtiyor.
2001 yılında
Özak Müzik Öğretim Evini açarak yeniden müzik dersleri vermeye başlar.
Öğrenmek, üniversitelerin müzik bölümleri ve konservatuarlara, güzel sanatlar
lisesi ve fakültelerine hazırlanmak için gelenlere ders veriyor.
Keman ustalarına
Hakkı Derman, Sadi Uslay, Cavit Bingöl gibi adları örnek olarak verirken;
Malatya’dan da 1950 öncesinden Mamoş Saygılı’dan söz eder. Yetiştirdiği
kemancılardan bazıları şunlardır: Ali Acıburç, Celil Mataracı, Ali Almasulu,
Klarnetçi Mehmet’in oğlu, İnönü Üniversitesi Müzik Bölümünde Viyolonselci Faik
İsrafil…
Oğlu Murat Özak,
kendisinin yetiştirdiği ve geleneği sürdüren, iyi derecede bağlama ve gitar
çalmakta olup mimardır. Murat’ın oğlu Selçuk (6) keman çalmakta, bağlama
öğrenmeye çalışmaktadır.
Tüm eşlik ettiği
sanatçılarla birlikte fotoğrafları bulunmakta ve bunları saklamaktadır. Bu
özelliğiyle de belgecilik yanı öne çıkmaktadır.
Malatya Musiki
Folkloru adlı kitapta yetiştirdiği genç saz sanatçılarından söz edilirken
adından hiç söz edilmemesini yadırgadığını, kitabı hazırlayanların hazırlık
yöntemini anlayamadığını belirtmektedir.
Yarım yüzyılı
aşkın bir süredir müzik dünyasında çalarak, söyleyerek, öğreterek ve belgelik
oluşturarak yer alan Talip Özak, halk müziğinin konumu ile ilgili olarak
görüşlerini şöyle açıklıyor:
“TRT
kurallarına uyum yok. Rasgele beste yapılıyor. Müzik ve söz uyumu güzel olmalı.
Bunlara dikkat eden yok. Yapılanlar sağlıksız, olumsuz…
Bunca yıldır
müziğe emek veriyorum, Malatya’da ilk müzik kursunu ben açtım, yüzlerce de
öğrenci yetiştirdim. Malatya’daki pek çok etkinlikte yer aldım. Malatya için
her şeye hazırım.”
21 Ocak 2022 tarihinde Alanya'da aramızdan ayrıldı.
30 Haziran 2006 tarihinde Malatya’da kendisinden derlendi ve süreçte güncellendi.
30 Haziran 2006 tarihinde Malatya’da kendisinden derlendi ve süreçte güncellendi.
21 Ocak 2022 tarihinde güncellendi.
Yorumlar
Yorum Gönder