‘Ringe çıkınca müzik kalmıyor, müzik alanında da ringi unutuyorum’

TALİP ÖZAK; "Ringe çıkınca müzik kalmıyor, müzik alanında da ringi unutuyorum" 

1939 (Nüfusta 1942) yılında Malatya’da doğdu. Ortaokuldan sonra Hava Meslek Okulunda (Elektrik-Elektronik) okudu. Çocukluğundan itibaren boks yapmaya başladı. 1947 yılından 1966 yılına kadar süren boks yaşamının başlamasını şöyle anlatıyor:

“Turan adlı sinemada yer gösteren biri vardı. Benden oldukça büyüktü. Bir gün Şark Sinemasının önünde afişlere bakarken gelip sataştı. Karşı çıkınca da fena halde dayak yedim. Bu olay üzerine boks öğrenmeye karar verdim ve de öğrendim. Yıllar sonra Cezmi Kartay Caddesinin meydana açılan köşesinde karşılaştık, yine bana sataştı. Kendisini öyle bir dövdüm ki, perişan oldu.
Boksu meslek edindim sanki de… Bir yandan da müzik hevesim vardı. Bağlama ve keman çalmasını (1949–1950) öğrendim. Küçükken ağladığımda babam keman çalmaya başlar, ben de ağlamayı kesermişim. Bana ninni gibi gelirmiş. Babamın keman çalması, kemanı öğrenmemde özendirici bir etki yaptı.”

1955 yılında ut, kanun, cümbüş, tambur, ilerideki yıllarda da gitar çalmayı öğrenen Özak, bu sazları kendi çabasıyla öğrendiğini, onarımlarında da usta olduğunu belirtiyor.
Genç yaşında bu kadar sazı çalması yanında boks yapmasını yadırgayanlar ve zaman zaman dile getirenler de olur. Konuyla ilgili bir anısı ise şöyle:

“Bir akşam askeri gazinodaki programdan çıkıp boks maçına gittim. Daha önce beni gazinoda gören birisi burada da görünce yanıma yaklaşıp, ‘Hem keman çalıyor, hem de boks yapıyorsunuz, tam birbirine zıt şeyler’ dedi. Ben de, ‘Ringe çıkınca müzik kalmıyor, müzik alanında da ringi unutuyorum’ dedim.”

1956–1958 yılları arasında askeri okulda öğrenci iken bir yandan da Halk Eğitim Merkezinde sanat müziği çalışmalarına katılır. Erzincan’da düzenlenen harp oyunlarında özel olarak konser verirler. Halk Eğitim Merkezindeki çalışmaları 1966 yılına kadar sürdürür. Aynı yıl yaşadığı bir olay üzerine boksu bırakır. Çalmasını öğrendiği sazları başkalarına öğretmek amacıyla ders vermeye başlar. Bu yönüyle, Malatya’da ilk müzik dersi veren kişilerdendir. O yıllardan buyana ders verdiği öğrencilerin kaydını tutar…
Yetmişli yıllarda İsmet Paşa Parkındaki Hürriyet Aile Çay Bahçesinde programlara çıkar. Cümbüşle çalıp söyleyen Bedri Karahan (Topal Bedo) da burada programlara çıkmakta, bir yandan da ders vermektedir. Bir süre onunla birlikte hem programlara katılır hem de ders verir. Bedri Karahan’ın yetişmesinde ve ünlü olmasında katkısı olduğunu belirtir. “Gidenin Üçü Güzel” türküsü ile ilgili olarak şunları anlatıyor: “İstanbul Sinemasının yanındaydık, yanımızdan üç tane kız geçti. Bedri kızların arkasından bakarak mırıldandı:

“Gidenin üçü güzel
Ardında saçı güzel
Saçı başını yesin
Yolda sallanışı güzel”

Son dizedeki “sallanışı” sözünün uyum sağlamadığını belirterek şöyle düzelttim:

“Yolda yürüyüşü güzel(*)

Bu türküyü okuduğunda kemanla eşlik ederek, ara ezgilerle süsleyerek müziğini zenginleştirdim.”

Talip Özak, sanat müziği ağırlıklı olarak çalıp söylemeyi sürdürür. Malatya, Elazığ, Diyarbakır ve İstanbul’da eğlence merkezlerinde çalışır. Sabite Tur Gülermen, Bilge Pakalınlar, Ali Şenozan, Ali Rıza Köprülüleroğlu, Bedri Karahan ve bazı yerel sanatçılara programlarda; Sami kasap, Hakkı Coşkun’a plaklarında, bazı yerel sanatçılara kasetlerinde kemanıyla eşlik eder. Malatya Fuarı, Malatyalı Fahriyi Anma, Avni Anıl’ı Anma Konserlerine, televizyon programlarına, yarışmalara ve birçok etkinliğe keman sanatçısı olarak katılır. Malatya Musiki Derneği ve Malatya Müzisyen eğitimciler Derneğinin etkinliklerinde yer alır. Malatya Musiki Derneği üyesi olup, saz sanatçısı olarak etkinliklerde yer almaktadır. Birkaç bestesi olduğunu, ancak ortaya çıkarmadığını belirtiyor.
2001 yılında Özak Müzik Öğretim Evini açarak yeniden müzik dersleri vermeye başlar. Öğrenmek, üniversitelerin müzik bölümleri ve konservatuarlara, güzel sanatlar lisesi ve fakültelerine hazırlanmak için gelenlere ders veriyor.

Keman ustalarına Hakkı Derman, Sadi Uslay, Cavit Bingöl gibi adları örnek olarak verirken; Malatya’dan da 1950 öncesinden Mamoş Saygılı’dan söz eder. Yetiştirdiği kemancılardan bazıları şunlardır: Ali Acıburç, Celil Mataracı, Ali Almasulu, Klarnetçi Mehmet’in oğlu, İnönü Üniversitesi Müzik Bölümünde Viyolonselci Faik İsrafil…
Oğlu Murat Özak, kendisinin yetiştirdiği ve geleneği sürdüren, iyi derecede bağlama ve gitar çalmakta olup mimardır. Murat’ın oğlu Selçuk (6) keman çalmakta, bağlama öğrenmeye çalışmaktadır.
Tüm eşlik ettiği sanatçılarla birlikte fotoğrafları bulunmakta ve bunları saklamaktadır. Bu özelliğiyle de belgecilik yanı öne çıkmaktadır.
Malatya Musiki Folkloru adlı kitapta yetiştirdiği genç saz sanatçılarından söz edilirken adından hiç söz edilmemesini yadırgadığını, kitabı hazırlayanların hazırlık yöntemini anlayamadığını belirtmektedir.
Yarım yüzyılı aşkın bir süredir müzik dünyasında çalarak, söyleyerek, öğreterek ve belgelik oluşturarak yer alan Talip Özak, halk müziğinin konumu ile ilgili olarak görüşlerini şöyle açıklıyor:


“TRT kurallarına uyum yok. Rasgele beste yapılıyor. Müzik ve söz uyumu güzel olmalı. Bunlara dikkat eden yok. Yapılanlar sağlıksız, olumsuz…
Bunca yıldır müziğe emek veriyorum, Malatya’da ilk müzik kursunu ben açtım, yüzlerce de öğrenci yetiştirdim. Malatya’daki pek çok etkinlikte yer aldım. Malatya için her şeye hazırım.”

2014 yılında Malatya'da bulunan kurs yerini ve çalışmalarını bırakarak Alanya'da yaşamaya başladı.
21 Ocak 2022 tarihinde Alanya'da aramızdan ayrıldı. 

30 Haziran 2006 tarihinde Malatya’da kendisinden derlendi ve süreçte güncellendi. 
21 Ocak 2022 tarihinde güncellendi.

Yorumlar

Popüler Yayınlar