Köy Enstitüleri
Ürkek serçe gibiydiler,
Çocukluklarını anılara emanet edip
Tezek kokulu rüzgârlarıyla vedalaştıklarında köyün
Savaş sonrasının çuval urbalı çocukları
Sadece soru işaretli gözlerini alıp
Kendi yuvalarını yapan kuşlar gibi
Aydınlığa koştular.
Tezek kokulu rüzgârlarıyla vedalaştıklarında köyün
Savaş sonrasının çuval urbalı çocukları
Sadece soru işaretli gözlerini alıp
Kendi yuvalarını yapan kuşlar gibi
Aydınlığa koştular.
Tahta kaşıkları ile yudumlayıp son kez
Analarının tarhana çorbasını
Üç numara saç tıraşı ile tanışıp
Çorak toprakların yalınayak çocukları
Tonguç'a sarıldılar.
"Parası olan okur!" demiş bir tuzu kuru
"Her köyde cami varken, şimdi okul olur mu?"
Milli Şef desteklemiş, "her köye birer okul!"
Ve Tonguç'tan da cevap "kul olma, bol bol oku!
Anadolu viran! Anadolu cahil!
Üretip öğrendiler, bozkıra can verdiler
Halkın ruhunu bilen pratik iradeyle
Bu yurdu baştanbaşa yeşil ile ördüler.
Suyla toprak buluştu.
"Sis dağının ardında!" kız erkek hep beraber
Horona durdular.
Saz çaldı Âşık Veysel.
Ümmetçilikten ulusa köprüler yarattılar.
Modern tarım, hasta bakımı, müzik, demirci
Yapım işleri, marangoz, ana dil becerisi, iş içinde eğitim.
Dikenli tarla gül oldu.
Deneyip deneyerek, üretip öğreterek
Güneşle sıvadılar karanlığı
Yücel, Tonguç el ele...
"Beş yıl sonra öğretmenim!" demişti Fakir Baykurt
"İçimde iri gövdeli aslanlar dolaşıyor hey!
Kurtulacağız içinde yittiğimiz yoksulluktan
İlk aylığımı anneme vereceğim! "
Köylü köyünde kalıp, ışığı öğretmen taşıyınca köylere
Başlık paralarıyla da dertlenince "okuyan kız!" babaları
Nazilere benzetti Kemal Tahir, din baronu ve şeyhler.
Menderes, Recep Peker; karanlıktan beslenenler.
Sarıklandı güzelim köy çocuğu, İmam Hatipli oldu,
Bugünün mimarları,
Gece güneşi boğdu.
Handan SEÇKİN
Yorumlar
Yorum Gönder