Günseli Saylam Resim Sergisi


GÜNSELİ SAYLAM RESİM SERGİSİ

Günseli Saylam Resim Sergisi 13 Nisan 2015 günü Ankara Barosu Atilla Sav Sanat Galerisinde açıldı. Sergi 22 Nisan 2015 gününe kadar açık olacak.
Günseli Saylam'ın kataloğunu hazırlayan İbrahim Demirel, 15 Nisan 2015 günü Dünya Sanat günü anısına Galeri Sanatyapım Dergisini çıkardıklarını; Hakan Gürsu’nun tasarım sergisi (15 Nisan 2015-1 Mayıs 2015) etkinliğinin de gerçekleştirileceğini belirtti.

Günseli Saylam ve sergisi hakkındaki bilgilere ve değerlendirmelere göz atalım...

Günseli Saylam

1962 Şereflikoçhisar doğumlu olan Günseli Saylam, Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunudur. Küçük yaşlardan itibaren resme ilgi duymaya başlamıştır. Öğretmenlerinin teşvikiyle çeşitli resim yarışmalarına katılmış ve derece almıştır.
1995 yılında Gülay Yüksel'den ders almıştır, 1997-1998 -1999 ve 2006 yıllarında Atatürk Kültür Merkezi'ne devam etmiştir. Burada birçok karma sergiye katılmıştır. 2007 yılından bu yana Sanatyapım Kayıhan Keskinok Atölyesi'nde eğitimini tamamlayan sanatçım burada açılan pek çok karma sergiye de katılmıştır. Halen resim çalışmalarını kendisine ait atölyesinde sürdürmektedir.

Kişisel Sergileri:
16 Nisan 2012 - Galeri Sanatyapım/Ankara
20 Temmuz 2014 - Saylam Süites /Kaş

Etken ve Edilgen Karşıtlığının Tuvaldeki Yansımaları 
Sama SANALHer şeyin bir oyun olarak başladığı bu serüven, insanoğlunun doğaya hakim olma istencinin galip gelmesiyle, başlangıcın çok daha ötesinde bir noktaya evrilmeye başladı. Bu evrim sürecinin en betimleyicilerinden biri olan Yunan düşünür Platon da dahil olmak üzere pek çokları da bu eylemi doğanın bir taklidi olarak betimlediler. Ve hatta o zamanı şekillendiren Yunan kültürü; sanatın, doğa davranışının taklidinden daha fazlası olmadığı fikrini empoze eden son bir tanımlamayı, MİMESİS ifade etti.
İnsanlığın kendi sınırlarını keşfetmeye başlaması ve toplumsal düzeni oluşturmasıyla birlikte, çok daha realist ve aynı zamanda duygusal bir düzlemde harmanlanarak yumuşatılmış ve insan ruhuyla birlikte hazzın ve imgenin de işin içine dahil edildiği bir yaklaşım benimsenmeye başlanmıştır.
1700’lü yıllara gelindiğinde, sanatın bugünkü anlamını şekillendiren estetik kaygılar filizlenmeye başlamış ve bu değişim rüzgârının destekçilerinden biri olan Hegel; “Sanatın ve sanatçının doğaya eklenen bir parça “ olduğunu ifade ederek, o zaman kadar benimsenen anlayışın biraz daha dışında kalan ve doğanın parçalarıyla birlikte canlı veya cansız nesnelerin estetik kaygılarla şekillendirilmesini esas alan yeni bir yaklaşımı tanımlamıştır.
Sanatın ortaya çıkardığı ilk andan günümüze kadar süregelen sürek içerisinde yaşanan değişim ve gelişim hayranlık uyandırıcı boyuttadır. Bugün baktığımızda, sanat dalarlından biriyle ilgilenmenin, insanların günlük hayatında elzem olan pek çok temel ihtiyaç gibi vazgeçilmez gereksinimlerden biri haline geldiği; çünkü sanatın ruhu doyurmanın en etkili yollarından biri olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Bu farkındalığa sahip olan şanslı insanlardan bir tanesi de ressam Günseli Saylam'dır.
“Kendisi olmak" ya da “Kendi Resmini Yapmak" basitmiş gibi görünse de, sıkı bir disiplin ile birlikte özverili çalışma gerektiren bir süreçtir. Kullandığı enstrümanlarla soyutlamacı bir dışavurum sergileyen Günseli Saylam'ın bu süreci gerektirdiği gibi başarılı bir şekilde yürüttüğü aşikardır. Tolstoy sanat için; “İnsanın bir zamanlar duyduğu duyguyu kendinde canlandırdıktan sonra, aynı duyguyu başkalarının da duyabilmesi için hareket, renk, biçim gibi elemanlar aracılığı ile onlara aktarmasıdır.” der.
Günseli Saylam'ın seçtiği konuların tümünde kullandığı dil, nesneden uzaklaşarak; boya, renk ve jestler ile Tolstoy'un da betimlediği duyguyu ve heyecanı aktarmakta başarılı olmaktadır. Kendisinin, soyutlamacı bir üslupta boyanın etken, nesnenin edilgen olduğu resimlerini, boya-renk-jest üçlemesindeki başarısı ile daha ileri boyuta taşıyacağı bir gerçektir. Bu takdir edilesi heyecanının ve ilerlemesinin devam etmesi dileğiyle…
2015, Ankara

Günseli SAYLAM'ın, ressam Gülay YÜKSEL'den aldığı ilk dersler ve sonrasında ressam Kayıhan KESKİNOK atölyesinde tamamladığı eğitimi sanatının kaidesini oluşturmuştur.
Halen kendi atölyesinde çalışmalarını sürdüren Saylam’ın eserlerindeki sert fırça darbeleri, renklerdeki keskinlik onun hayata bakışını bizlere bir mesaj olarak veriyor. Sanki ruhunda gizli kalmış bir coşkuyu "renk coşkusu" olarak tuvale döken sanatçı; hayatındaki iyi-kötü, güzel-çirkin, sağlıklı-hasta gibi karşıtlıkları renklerindeki keskin geçişlerle ifade ediyor.
Dışavurumculuk akımının özelliklerinden olan sivri ve keskin çizgileri, kırmızının ve mavinin tonlarını sanatçının eserlerinde görmek mümkündür. Tuvaldeki renkler" sanki insanın ruhunda beslediği sıkıntının bir volkan gibi patlamasıdır.
İç içe geçmiş, karmaşık çizgiler yaşamın zorluklarını, sorunların karmaşıklığını bir yerde bu sorunların çözümsüzlüğünü anlatmaktadır. Portrelerindeki keskin bakışlar, sert ifadeler büyük şehirlerde yaşayan ve günlük hayatın zorluklarıyla baş etmeye çalışan hoşgörüsüz ve çok da umutlu olmayan insanların ifadesidir, Günseli SAYLAM eserlerinde bizlere iç dünyamızla dış dünyanın nasıl bir çatışma içinde olduğunu ve bu çatışmanın insanın içinde barındırdığı umutsuzluk duygusuyla çözüme ulaşmada zorlanacağını gösteriyor

Mustafa ERÇETİN

Günseli Saylam’ın resim serüveni çocuk yaşlarda başlar.
Öğretmenlerinin de teşvikiyle resim yarışmalarına katılır ve derece alır.
Dünyanın güzelleşmesinin sadece ilimle olamayacağının farkındalığı yıllarla birlikte artar. Ve böylece insan sevgisi, doğa sevgisi ile tuvallerini bir bir renklendirir.
O, sanatıyla, eserleriyle dünyanın güzelleşmesine katkı veren sanatçılardan biridir artık.
Sevgili Günseli, 
Tuvallerine resmettiğin birbirinden güzel eserlerinin akıl ve aydınlanmayı da beslemesi ve başarılarının sürmesi dileklerimle.

Ecza Hayriye MİHCAK/İlaç ve Eczacılık E. Genel Müdürü


Hiçbir canlıda olmayan melekelere sahiptir insan. Evrenden algıladığını, hissettiklerini paylaşma ihtiyacındadır. Kimi zaman sesle, nefesle ifade eder; zaman kendi ışık dünyasında sezinlediğini, gördüğünü şekillendirir, renklendirir, biçimlendirir, resimlendirir sunar. Asırlar öncesinden günümüze ulaşan mağara duvarlarına insanoğlu tarafından çizilmiş figürler resim sanatının ne kadar eski ve köklü bir dalı olduğunu gösterir.
Çağdaş Türk resminin gelişmesi 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlamıştır. Bu yüzyılın sonları ile 20. Yüzyıl ortalarına kadar yaşamış olan Mihri Müşfik Hanım da bu konuda eğitim almış ilk kadın ressamımızdır. Cumhuriyet döneminde ise Atatürk'ün sağladığı haklarla Türk kadınları hayatın her alanında yer almaya başlamış ve başarılı olmuşlardır. Büyük önderin “Sanatsız kalan toplumların hayat birisi kopmuş demektir” ifadesi doğrultusunda, son kırk-elli yılda sanatın çeşitli alanları, özellikle resim alanına ilgileri ve katkıları a
Her zaman saygılı, sevecen, verici özellikleri ile hem ailesi hem de biz dostlarının takdirini kazanmış olan sevgili Günseli de resim çalışmalarını son yirmi yıldan beri, özellikle de son beş yılda, hocası Kayıhan Keskinok atölyesinde daha da geliştirerek, başarı ile yürütmektedir.
Daha önce de pek çok karma sergiye katılan değerli dostumuz Günseli Saylam'ın 2012 yılında Galeri Sanatyapım'da gerçekleştirdiği ilk kişisel sergisinden sonra, bu kez annesi Emine Saylam ve babası Musa Saylam'a armağan ettiği bu üçüncü kişisel sergisinde de kendine özgü izlenimlerine göre renklendirip resimlendirdiği tabloları ve güler yüzüyle misafirlerini ağırlayacaktır. Başaralı çalışmalarının sürmesi ve tüm yaşamında güzellikler olması dileğiyle sevgili Günseli'yi kutluyoruz.

E. Prof. Dr. Sabahat TEZCAN-El Vali Erol TEZCAN

Günseli Saylam, benim için büyük bir değer ve önemi tartışılmaz bir gerçektir. Öncelikle her daim yaşamıma kattığı güzellikler, renkler ve nazik tavırları için ona teşekkür etmek istiyorum.
Lakin ben tüm bunlardan öte onun bizlere sunduğu renkli dünyasından bahsetmek istiyorum.
Sanat da tıpkı yaşam gibidir. Tabloların dilinden anlamak, insanların kendi bakış açılarına ve içinde bulundukları ruh hallerine göre değişebilir. Bazen tutamadığınız zamanın dışına çıkmak sizin elinizdedir. An gelir denizlerin derinliğindeki bir balıktan daha korumasız ve çok daha umursamaz olabilirsiniz. Ya da an gelir suyun üzerinde özgürce sıçrayan yunusların mutluluk anlayışına da da sahip olabilirsiniz. İşte Günseli Saylam'ın sanatı bize daima ikincisini hissettirir.
Resimlerine baktığımızda güçlü fırça darbeleri dikkatimizi çeker. Tuvalinde bazı bazı baskın ve bağımsızlığını ilan eden öbekleşmiş asi renkler görürüz. Şayiam, insanda öyle hisler uyandırır ki tuvalini bir dans pisti gibi kullanır. Fırçası ise ruhunu, özgürlüğün erdemiyle harmanlayarak müziğin ritmine kaptırmış gibidir. Bize sunduğu bu renkli dansta ona eşlik etmemek pek mümkün değildir. Her birimiz ayrı ayrı kendi müziğimizi duyumsayarak onun tuvalinde ruhumuzu güzelleştiririz. Renklendirdiği dünya her ne olursa olsun onun sanatı bize hep bağımsızlık temasını çağrıştırır. Bazen resmettiği kadınların saç kıvrımlarında bazen fırtınalı veya sakin bir denize açılan yelkenlilerinde, bazen ise renk verdiği canlıların çırpınışlarında... O, bize farklı pencerelerden özgürlüğü tatmamızı ve içselleştirmemizi sağlar. Bunları hissetmeye başladığımızda ise tutkularımızla sarmaş dolaş olmuş, anlı yakalamışızdır artık.
Ressam, bizim kendi mutluluklarımıza veya çıkmazlarımıza ayna tutarmışçasına, gittikçe artan coşkumuzun dışavurumuna vesile olur. Böylelikle içinde bulunduğumuz gerçeklik hayallerimizle bütünleşerek asil bir duruş sergiler. Fikrimce tuvalinin ironisi de bu olsa gerek; yaşadığımız kaotik dünyanın tutsaklıklardan ve aynı tutsaklıklardan çeşitli kaçış yolları...


Değerli masalsı karakterim; Kendi özünden yola çıkıp ruhumuza temas ettiğin renklerinle, aslında hepimizin farkındalığını arttırdığın için seninle gurur duyuyorum. Sanatın, her daim bir büyü gibi içimize işlesin. Tabiatını farklı diyarların sesini taşımaya devam etsin. Sevgin, sonsuzca bu renkli masalda sürsün, Tuvalindeki cesur fırçanın yaşam boyu özgürce dans etmesi dileğiyle… 

Pelin ÜNAL

Yorumlar

Popüler Yayınlar