Mehmet Sabri Kelemeroğlu




MEHMET SABRİ KELEMEROĞLU

1924 yılında Arapgir’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladıktan sonra “manusa” dokuma sanatının üreticisi babasının yanında işçilerle birlikte çalıştı. 1949 yılında ailesi Malatya’ya göçtü. Malatya’da resmi kurumların göz-gözlük reçete gereksinimlerini karşılamak üzere ilk “fenni gözlükçü” olarak hizmete başladı ve bunu yıllarca okuma, yazma hevesi ile birlikte sürdürdü.
Şiirle başladığı edebiyat sanatının devamında araştırmaya yöneldi. Jeoloji, coğrafya, arkeoloji, tarih ve etnografyayı gözlemleriyle birleştirerek kültürel araştırmalar yaptı.
1950’den itibaren yazmaya başladı. 1954 yılında TDK üyeliğine alındı. Malatya, özellikle de Arapgir yöresi halk kültürü ürünlerini derledi.
İlk şiiri Ankara Bahçe’de yayınlandı. Daha sonra Türk Yurdu, Türk Sanatı, Türk Edebiyatı, Hisar, Toprak, Defne, Ağın, Kriter, Malatya Kültür, Tuğra gibi dergilerde ve bazı gazetelerde yazıları yayınlandı.
11 Ocak 2003 günü aramızdan ayrıldı.
Şiir, öykü ve röportaj ödülleri var...
Yayınlanan Yapıtları:
Doğu Kınası: Şiirler, Ekin Basımevi, İstanbul 1959
Düşünceye Batan Şehir: Malatya gezileri, Yeni Şafak Matbaası, İstanbul 1968
Battal Gazi Destanı: malatya Beşediyesi Kültür Yayınları: 3, Dünya Ofset, Malatya 2001
Dünkü Fırat Havzasında Araştırmalar (1985-1986): Sezer Ofset, Malatya 2001

Yayınlanmaya Hazır Yapıtları:
Ses Durağı, Sarı Sevda, Hicret, Felsefenin ölümü (Şiir), Bizans’ta Türk Korkusu (roman) , Akvaryumda Üç Yıldız (Öykü), Alındakiler (Beş bin dizelik Hz. Yusuf’un kıssası), Malatya-Arapgir Sözlüğü, Bir Sanatın Kaderi, Hanların Tarihçesi

BİR SABRİ KELEMEROĞLU VARDI

Mustafa KUŞÇUOĞLU


1924 Arapgir doğumlu. İlk ve ortaokulu bitirdi. Bir müddet babasının yanında çalıştı. 1949 yılında ailece Malatya’ya göç ettiler.
İlimizin ilk fenni gözlükçü belgesine sahip oldu. Sanata düşkünlüğünden dolayı okuma yazma sevgisini mesleğiyle beraber yürüttü. Şiirle başladığı sanat hayatı uğraşısında, araştırmacı ruhu onu jeoloji, coğrafya, arkeoloji, tarih, etnografya’ya yönlendirdi.
Türk Yurdu, Bahçe, Türk Sanatı, Hisar, Türk Edebiyatı, Toprak, Defne, Ağın, Kriter gibi birçok dergilerde, ayrıca antoloji ve gazetelerde muhtelif türde yazıları yayınlandı.
Doğu Kınası, Düşünceye Batan Şehir, Battal Gazi Destanı, Dünkü Fırat Havzası yayınlanmış kitapları. Ayrıca çok sayıda baskıya hazır eserleri de bulunmaktadır.
O’na “Malatya’nın Evliya Çelebisi” diyenlere hak vermemek mümkün mü?
Türkçeye gönülden bağlı, Malatya sevdalısı, Türk Dil Kurumu üyesi, şiir, nesir, röportaj dallarında ödül sahibi idi.
Rahmetlinin şahsımla ilgili bir yazısından kaynaklanan hoş bir olayı kısaca anlatayım.
Malatya’nın sosyal ve kültürel hayatıyla ilgili derlemelerimi toparlayabilmek, ayrıca katıldığım etkinliklerde karınca kararınca tanıtımını yapmak için İstanbul Kadıköy’deki büromda çalışmalarımı sürdürmekteyim. Sağ olsunlar; Malatya’daki Celal Yalvaç, Yaşar Karaaslan, Mehmet Ali Cengiz, Ahmet Şentürk, Nurettin Gür gibi vefakâr can dostlar, İstanbul’a geldiklerinde bana uğramak nezaketinde bulunurlar. Bu dostlardan biri de Sabri Kelemeroğlu idi. “Çağrışım” gazetesinde tam sayfa “Kuşçuoğlu Dergahı" diye esprili bir yazısı yayınlanmıştı.
Rahmetli Hasan Süzer’in sahibi bulunduğu Pera Palas’ta, son yıla kadar her ay Fevzi Halıcı, Gültekin Samanoğlu, Ahmet Özdemir’in yönettiği kültür ve sanat ağırlıklı toplantılar yapılıyordu. Bu toplantılardan birinde rahmetli Tahsin Ayta, Kelemeroğlu’nun yukarıda bahsettiğim yazısını konu ederek, büromla ilgili esprili uzun bir konuşma yapmıştı.
İstanbul’daki Malatyalı şairlerden Hasan Apaydın’ın şiir kitabının önsözünü yazmıştım. Pera Palas toplantılarına katılan bir bayan, komşusu Apaydın vasıtasıyla benden yayınlayacağı kitabı için bir yazı istemişti.
Sıcak bir yaz günü masa başında notlarımı karıştırırken, elinde iki paket olan, bana pek yabancı gelmeyen, tesettürlü bir bayan içeri girdi. Dikkatle bakınca, kitabı için benden önsöz isteyen bayan olduğunu fark ettim. İkimizde de bir şaşkınlık oldu. Zira, o “dergâh” niyetine, o kıyafetle gelmişti. Ben ise Pera Palas toplantılarında onu bu kıyafetle hiç görmemiştim. Getirdiği paketlerden birinde şiirleri, diğerinde ise tanınmış bir hat üstadına ait bir levha vardı.
Gerçek olan bir şey var ise, o da bir düşünürün dediği gibi; “Her şeyin olduğu gibi insanların da "Son Kullanma" tarihi vardır. Ama o tarih herkes için geçerlidir.”
Malatya’mızın kültürel hayatında özel bir yeri olan, en verimli çağında, aramızdan 11 Ocak 2003’te ayrılan Kelemeroğlu’nu, ölümünün üçüncü yılında rahmet ve minnetle anıyorum.


(Malatyahaber, 30 Ocak 2006, Pazartesi)

Yorumlar

Popüler Yayınlar