Hüseyin Kara (Karani)
Hüseyin Kara (Karani) ve Kasetindeki Şiirleri
Hüseyin Kara ile OZAN DER etkinliklerinde hep birlikte olduk. Zaman zaman özel söyleşilerimiz oldu.1 Mayıs 2010 tarihinde Ankara'da yaşamöyküsünü derlemiştim. Daha sonra Türkiyem TV'de Süleyman Özerol İle Ankara Sohbetleri programım için kendisi ile görüşmelerimizde aldığım notları dosyalamıştım. Ne yazık ki programım sona erdiğinden katılamadı.
Köyüne geldiğinde bizim köye de gelmek istediğini bildirir, uzunca telefon konuşmaları da yapardık. Ne yazık ki ne kendisi köyümüz Ballıkaya'ya gelebildi ne ben köyüne gidebildim.
Köyüne geldiğinde bizim köye de gelmek istediğini bildirir, uzunca telefon konuşmaları da yapardık. Ne yazık ki ne kendisi köyümüz Ballıkaya'ya gelebildi ne ben köyüne gidebildim.
21 Ağustos 2025 günü OZAN DER duyurusunda sevgili kardeşimiz Hüseyin Kara'nın aramızdan ayrıldığını öğrendim. Onun anısına notlarımı paylaşıyorum.
Hak rahmet eylesin...
Hak rahmet eylesin...
Hüseyin Kara (Karani)
Sivas, Kangal, Dışlık köyü doğumlu olup, babası Mehmet Ali, annesi Firdevs’tir.
İlkokulu köyünde ortaokul ve liseyi Ankara’da okudu. Çeşitli işlerde çalıştıktan sonra Samsun ve Kıbrıs’ta askeriliğini tamamladı. 1992 yılından itibaren Kültür Bakanlığının çeşitli birimlerinde memur olarak çalışmaya balladı, halen Ankara’da çalışıyor.
Çocukluk yaşlarından itibaren bağlama ve türküye ilgisinden dolayı köyünden Hasan Başer ve Rukiye Göktaş gibi âşıkların da etkisi ile kendi kendine bağlama çalmayı öğrendi, çalıp söylemeye başladı.
Ankara’ya geldikten sonra Âşık Mahzuni başta olmak üzere birçok âşık ile tanıştı, fikir ve görüş alışverişinde bulundu. Âşık Mahzuni tarafından kendisine soyadından dolayı “Karani” mahlası verildi.
Diğer yandan hece ölçüsü ile şiir yazmaya başladı. Şiirlerinde çeşitli konulara yer verdi. Şiirlerinden bazıları çeşitli gazete ve dergilerde yayınlandı, bazılarını besteleyerek çalıp söyledi, kasetlerine okudu.
TRT radyo ve televizyonları başta olmak üzere çeşitli radyo ve televizyonlarda programlara, etkinliklere, festival ve şenliklere katıldı.
İki kaset yaptı, üçüncüsünün hazırlığı içinde.
Süleyman ÖZEROL
1 Mayıs 2010, Ankara
İlkokulu köyünde ortaokul ve liseyi Ankara’da okudu. Çeşitli işlerde çalıştıktan sonra Samsun ve Kıbrıs’ta askeriliğini tamamladı. 1992 yılından itibaren Kültür Bakanlığının çeşitli birimlerinde memur olarak çalışmaya balladı, halen Ankara’da çalışıyor.
Çocukluk yaşlarından itibaren bağlama ve türküye ilgisinden dolayı köyünden Hasan Başer ve Rukiye Göktaş gibi âşıkların da etkisi ile kendi kendine bağlama çalmayı öğrendi, çalıp söylemeye başladı.
Ankara’ya geldikten sonra Âşık Mahzuni başta olmak üzere birçok âşık ile tanıştı, fikir ve görüş alışverişinde bulundu. Âşık Mahzuni tarafından kendisine soyadından dolayı “Karani” mahlası verildi.
Diğer yandan hece ölçüsü ile şiir yazmaya başladı. Şiirlerinde çeşitli konulara yer verdi. Şiirlerinden bazıları çeşitli gazete ve dergilerde yayınlandı, bazılarını besteleyerek çalıp söyledi, kasetlerine okudu.
TRT radyo ve televizyonları başta olmak üzere çeşitli radyo ve televizyonlarda programlara, etkinliklere, festival ve şenliklere katıldı.
İki kaset yaptı, üçüncüsünün hazırlığı içinde.
Süleyman ÖZEROL
1 Mayıs 2010, Ankara
Kendi Kaleminden Karani
Sivas Kangal Dışlık köyü doğumluyum. İlköğrenimimi bu köyde, ortaöğrenimimi Ankara’da tamamladım.
Ozanlık geleneğiyle tanışmam da doğmuş olduğum köyün folklorik yapısıyla ve dedem Hüseyin Apaydın’ın çok büyük etkisi vardır. Böylesi bir köyde türkülere gönül vermiş olanlar içerisinde benim de Hüseyin Kara olarak etkilenmemem mümkün değildi.
Elektriğin henüz olmadığı plaktan kasetçalara geçiş döneminde Âşık Mahzuni’nin plağını dinlediğimde, içimde türkülere karşı duyduğum sevgi ve ilgi biraz daha artmıştır. Daha sonra Ankara’ya gelmem, birçok ozanla tanışmam, bu alanda araştırmalar yapmam ozan derneklerine gidip gelmem ve üyesi olmam 1992’de Kültür ve turizm Bakanlığına bağlı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Müdürlüğüne işe girmem, geçen bu zaman zarfı içerisinde Âşık Mahzuni’yle tanışıp beğenisini kazanmak ve dost olmak benim için onur vericidir.
Âşık Mahzuni’yle her görüşmemde oldukça heyecanlanmışımdır. Heyecanımı yenmek için espri yapıp onu güldürdüğümde heyecanımı biraz dindirmiş oluyordum. Genelde sohbetlerimiz halk şairi ve ozanlık geleneğiyle ilgili olur, konu ile ilgili önerilerde ve telkinlerde bulunur, kendisi de etkilendiği ozanları anlatır, bense bir nevi feyiz alırdım. Âşıklık geleneğine daha fazla bağlanmama ve adapte olamam yardımcı olmuştur.
Önerilerinden biri de halk şairlerinin özelikle eski ozanların yani bin dokuz yüzlü yıllardan önce yaşamış ozanların birçoğunda şiirlerinin kime ait olduğunun karışmasıdır. Nedeni ise mahlasın aynı isimde birden çok ozanın kullanması… Ve bana, “Hüseyni mahlası değil başka bir mahlas bulalım” diyordu. Çünkü hüseyni adında bir hayli ozan vardı. “Karani”yi uygun bulmuştu.
Bedenen ölümü beni derinden sarstı, kabullenmem ise zor olsa da Allah’tan rahmet diliyorum. Karani mahlasım ile ozanlık geleneği içinde insan sevgisini şiar edinerekten çalışmalarımı sürdürüyorum. Hala İstanbul gibi büyük bir metropolde memurluk yapıyor ve bu güzel yurdumda yaşantımı sürdürüyorum.
Saygılarımla…
Hüseyin Kara'nın Kaseti
Bu yapımda beni cesaretlendiren, emeği geçen Kerem Özdemir, Hikmet Aydoğan ve Fevzi Kurtuluş Beye, ayrıca tüm müzisyen dostlara ve siz dinleyen canlara teşekkürlerimi saygılarımı sunarım.
Kasetin Kimliği: “Hacı Bektaş ile Mahzuni/Memurlar”, Okyanus Müzik Yapım, İstanbul 2009
Kasetin A Yüzü: 1. Mahzuni 2. Memurlar 3. Döne Döne 4. Versinler 5. Yeter Ana 6. Onun Umurunda Değil
Kasetin B Yüzü: 1. Semah 2. Güzel 3. Felek 4. Bu Ömrümü 5. Verilmeliymiş (U H) 6. Vurgunuyum
Kasette Yer Alan Şiirler: Kapaktaki sıraya göre ise şiirler şöyle sıralanıyordu.
1. Vurgunuyum
Güneş aşar ufuktan
İçim sızlar ufaktan
Yılların yorgunuyum
Dostların kırgınıyım
Öyle bir aşka düştüm
Yürekten vurgunuyum
Gurbet beni yaralar
Yaramadı buralar
Yılların yorgunuyum
Dostların kırgınıyım
Öyle bir aşka düştüm
Yürekten vurgunuyum
Karani ah bu çağlar
Halimden bilmez sağlar
Yılların yorgunuyum
Dostların kırgınıyım
Öyle bir aşka düştüm
Yürekten vurgunuyum
2. Verilmeliymiş (U H)
Zalimlerden yana dönen dünya
Mazlumlar eliyle kurulmalıymış
Cefayla dökülen alın terleri
Sefalardan hakkı sorulmalıymış
Bir bombayla nice insan ölürse
Bütün dünya seyircisi olursa
Açlık yanında tokluk gülerse
Böylesi adalet kırılmalıymış
Ne silahtır ne kılıçtır ne kalkan
Seferber edilsin dardaysa bir can
Yeryüzünü kurtarır haşmetli bir han
Karani’ye karar verilmeliymiş
3. Zemzem Akışlım Geldim
Bugün yine gamlı gönlüm şad oldu
Gâh turna gâh ceylan bakışlım geldi
Giyinmiş kuşanmış allar içinde
Ağ göğsüne sırma takışlım geldi
Muhabbette nice muhabbet açar
Güzellikler alıp güzellik saçar
Hamı hastan ayırt eyleyip seçer
Böylesine nadir görüşlüm geldi
Karanlık geceyi yıldız ay gibi
Susuz ovalar ırmak çay gibi
Karani’ye haktan gelen pay gibi
Pınarlarda zemzem akışlım geldi
4. Bu Ömrümü
Bülbül oldum şu bağlarda
Güller yordu bu ömrümü
Yad ellerde lal olası
Diller yordu bu ömrümü
Bindiler dostlar dalıma
Acımadılar halıma
Bir saz verip de elime
Teller yordu be ömrümü
Feleğin ettiği berbat
Zehir verdi sanman şerbet
O sılamdan ayrı gurbet
Eller yordu bu ömrümü
Karani kalmışım naçar
Can içinde canan seçer
Günler ayar böyle geçer
Yıllar yordu bu ömrümü
5. Oy Felek
Gözlerden aktım amma
Susuz ovalarda kaldım
Feryadımı duyan yoktur
Ne acayip darda kaldım
Oy felek oy zalim felek
Nedir böyle halim felek
Bilmez misin dünya fani
Nedendir bu çalım felek
Döndüm kuru yapraklara
Kapılmışım rüzgârlara
Bilmiyorum bura nere
Bilinmedik yerde kaldım
Bağlantı
Karani sağım soluma
Engel konmuş her yanıma
Avcılar sinmiş yoluma
Böylesine zorda kaldım
Bağlantı
6. Onun Umurunda Değil
Senin ağladığın gözüm
Onun umurunda değil
Bunca elem bunca hüzün
Onun umurunda değil
Onun için darda kalsan
Hastalanıp verem olsan
Adını anmamış olsan
Onun umurunda değil
Aşk güzeldir sakın satman
Aşk güzeldir zehir katman
Ona sevgiden bahsetmen
Onun umurunda değil
Karani solmayan çiçek
Kıymetini kim bilecek
Bir hoyrat gelip yolacak
Onun umurunda değil
7. Memurlar
Altı yüz elli yedili
Memurlar memurlar memurlar
Hayatı hep kredili
Memurlar memurlar memurlar
Sabah er başlar telaşı
Puslu aynada tıraşı
(Puslu aynada makyajı)
Bir prosüdürdür maaşı
Memurlar memurlar memurlar
Demli demli çaylar içer
Biftek yer gibi simit yer
Müdür şefim efendim der
Memurlar memurlar memurlar
Hakkın almaya çalışır
Mitinglere de karışır
Bazen coplarla tanışır
Memurlar memurlar memurlar
Gravat boynunu sıkmış
Kemeri belini bükmüş
Karani de memur olmuş
Memurlar memurlar memurlar
8. Ekinleri Dersinler
İstanbul’dan Sivas’a
Bir incecik yol gider
Ben burada yârim orda
Her günümden yıl gider
Ekinleri dersinler
Dövenleri sürsünler
Bu yaz olmazsa güze
Yâri bana versinler
Yordum ömrümü yordum
Yoruldum şöyle durdum
O yari yolda gördüm
Sanki bir top gül gider
Bağlantı
Karani genç çağlarım
Heder olmuş yıllarım
Yar yitirmiş ağlarım
Gözlerimden sel gider
9. Beni Aşka Attılar
Şu dağların kuşuna
Avcı düşmüş peşine
Onlar gibi olmuşum
Bak feleğin işine
Beni aşka attılar
Alev alev yaktılar
Seyri hoş olur diye
Döne döne baktılar
Bağlantı
Şu dünyaya geleli
Günüm geçer çileli
Daha da derdim artar
O Sivas’tan döneli
Bağlantı
Dağlar senin dumanın
Bitmez mi kar boranın
Eli kolu kırılsın
Karani’yi vuranın
Bağlantı
10. Hacı Bektaş ile Mahzuni
Nevşehir ilinde iki pir yatar
Hünkâr Hacı Bektaş ile Mahzuni
Etrafına nice güzellik saçar
Hünkâr Hacı Bektaş ile Mahzuni
Biri gelir serçeşmenin gözünden
Biri gelir erenlerin izinden
İkisi de halkın Hakkın özünden
Hünkâr Hacı Bektaş ile Mahzuni
Karani kemale ermiş erenler
Bu dünyada gerçekleri görenler
Hak yolunun menziline varanlar
Hünkâr Hacı Bektaş ile Mahzuni
11. Yoksa sen misin?
İki kaşın iki boğaz köprüsü
İstanbul denilen yoksa sen misin?
Gözlerinde Marmara’nın mavisi
İstanbul denilen yoksa sen misin?
Güzel güzel
Ressamlar oturmuş resmini çizer
Şairler üstüme şiirler yazar
Saraylar çarşılar pahasın bozar
İstanbul denilen yoksa sen misin?
Güzel güzel
Karani sana bir aşkla vurulmuş
Yollarında düşe kalka yorulmuş
Her bir yanın sular ile çevrilmiş
İstanbul denilen yoksa sen misin?
Güzel güzel
2 Mayıs 2012, Ankara
Ozanlık geleneğiyle tanışmam da doğmuş olduğum köyün folklorik yapısıyla ve dedem Hüseyin Apaydın’ın çok büyük etkisi vardır. Böylesi bir köyde türkülere gönül vermiş olanlar içerisinde benim de Hüseyin Kara olarak etkilenmemem mümkün değildi.
Elektriğin henüz olmadığı plaktan kasetçalara geçiş döneminde Âşık Mahzuni’nin plağını dinlediğimde, içimde türkülere karşı duyduğum sevgi ve ilgi biraz daha artmıştır. Daha sonra Ankara’ya gelmem, birçok ozanla tanışmam, bu alanda araştırmalar yapmam ozan derneklerine gidip gelmem ve üyesi olmam 1992’de Kültür ve turizm Bakanlığına bağlı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Müdürlüğüne işe girmem, geçen bu zaman zarfı içerisinde Âşık Mahzuni’yle tanışıp beğenisini kazanmak ve dost olmak benim için onur vericidir.
Âşık Mahzuni’yle her görüşmemde oldukça heyecanlanmışımdır. Heyecanımı yenmek için espri yapıp onu güldürdüğümde heyecanımı biraz dindirmiş oluyordum. Genelde sohbetlerimiz halk şairi ve ozanlık geleneğiyle ilgili olur, konu ile ilgili önerilerde ve telkinlerde bulunur, kendisi de etkilendiği ozanları anlatır, bense bir nevi feyiz alırdım. Âşıklık geleneğine daha fazla bağlanmama ve adapte olamam yardımcı olmuştur.
Önerilerinden biri de halk şairlerinin özelikle eski ozanların yani bin dokuz yüzlü yıllardan önce yaşamış ozanların birçoğunda şiirlerinin kime ait olduğunun karışmasıdır. Nedeni ise mahlasın aynı isimde birden çok ozanın kullanması… Ve bana, “Hüseyni mahlası değil başka bir mahlas bulalım” diyordu. Çünkü hüseyni adında bir hayli ozan vardı. “Karani”yi uygun bulmuştu.
Bedenen ölümü beni derinden sarstı, kabullenmem ise zor olsa da Allah’tan rahmet diliyorum. Karani mahlasım ile ozanlık geleneği içinde insan sevgisini şiar edinerekten çalışmalarımı sürdürüyorum. Hala İstanbul gibi büyük bir metropolde memurluk yapıyor ve bu güzel yurdumda yaşantımı sürdürüyorum.
Saygılarımla…
Hüseyin Kara'nın Kaseti
Bu yapımda beni cesaretlendiren, emeği geçen Kerem Özdemir, Hikmet Aydoğan ve Fevzi Kurtuluş Beye, ayrıca tüm müzisyen dostlara ve siz dinleyen canlara teşekkürlerimi saygılarımı sunarım.
Kasetin A Yüzü: 1. Mahzuni 2. Memurlar 3. Döne Döne 4. Versinler 5. Yeter Ana 6. Onun Umurunda Değil
Kasetin B Yüzü: 1. Semah 2. Güzel 3. Felek 4. Bu Ömrümü 5. Verilmeliymiş (U H) 6. Vurgunuyum
Kasette Yer Alan Şiirler: Kapaktaki sıraya göre ise şiirler şöyle sıralanıyordu.
1. Vurgunuyum
Güneş aşar ufuktan
İçim sızlar ufaktan
Yılların yorgunuyum
Dostların kırgınıyım
Öyle bir aşka düştüm
Yürekten vurgunuyum
Gurbet beni yaralar
Yaramadı buralar
Yılların yorgunuyum
Dostların kırgınıyım
Öyle bir aşka düştüm
Yürekten vurgunuyum
Karani ah bu çağlar
Halimden bilmez sağlar
Yılların yorgunuyum
Dostların kırgınıyım
Öyle bir aşka düştüm
Yürekten vurgunuyum
2. Verilmeliymiş (U H)
Zalimlerden yana dönen dünya
Mazlumlar eliyle kurulmalıymış
Cefayla dökülen alın terleri
Sefalardan hakkı sorulmalıymış
Bir bombayla nice insan ölürse
Bütün dünya seyircisi olursa
Açlık yanında tokluk gülerse
Böylesi adalet kırılmalıymış
Ne silahtır ne kılıçtır ne kalkan
Seferber edilsin dardaysa bir can
Yeryüzünü kurtarır haşmetli bir han
Karani’ye karar verilmeliymiş
3. Zemzem Akışlım Geldim
Bugün yine gamlı gönlüm şad oldu
Gâh turna gâh ceylan bakışlım geldi
Giyinmiş kuşanmış allar içinde
Ağ göğsüne sırma takışlım geldi
Muhabbette nice muhabbet açar
Güzellikler alıp güzellik saçar
Hamı hastan ayırt eyleyip seçer
Böylesine nadir görüşlüm geldi
Karanlık geceyi yıldız ay gibi
Susuz ovalar ırmak çay gibi
Karani’ye haktan gelen pay gibi
Pınarlarda zemzem akışlım geldi
4. Bu Ömrümü
Bülbül oldum şu bağlarda
Güller yordu bu ömrümü
Yad ellerde lal olası
Diller yordu bu ömrümü
Bindiler dostlar dalıma
Acımadılar halıma
Bir saz verip de elime
Teller yordu be ömrümü
Feleğin ettiği berbat
Zehir verdi sanman şerbet
O sılamdan ayrı gurbet
Eller yordu bu ömrümü
Karani kalmışım naçar
Can içinde canan seçer
Günler ayar böyle geçer
Yıllar yordu bu ömrümü
5. Oy Felek
Gözlerden aktım amma
Susuz ovalarda kaldım
Feryadımı duyan yoktur
Ne acayip darda kaldım
Oy felek oy zalim felek
Nedir böyle halim felek
Bilmez misin dünya fani
Nedendir bu çalım felek
Döndüm kuru yapraklara
Kapılmışım rüzgârlara
Bilmiyorum bura nere
Bilinmedik yerde kaldım
Bağlantı
Karani sağım soluma
Engel konmuş her yanıma
Avcılar sinmiş yoluma
Böylesine zorda kaldım
Bağlantı
6. Onun Umurunda Değil
Senin ağladığın gözüm
Onun umurunda değil
Bunca elem bunca hüzün
Onun umurunda değil
Onun için darda kalsan
Hastalanıp verem olsan
Adını anmamış olsan
Onun umurunda değil
Aşk güzeldir sakın satman
Aşk güzeldir zehir katman
Ona sevgiden bahsetmen
Onun umurunda değil
Karani solmayan çiçek
Kıymetini kim bilecek
Bir hoyrat gelip yolacak
Onun umurunda değil
7. Memurlar
Altı yüz elli yedili
Memurlar memurlar memurlar
Hayatı hep kredili
Memurlar memurlar memurlar
Sabah er başlar telaşı
Puslu aynada tıraşı
(Puslu aynada makyajı)
Bir prosüdürdür maaşı
Memurlar memurlar memurlar
Demli demli çaylar içer
Biftek yer gibi simit yer
Müdür şefim efendim der
Memurlar memurlar memurlar
Hakkın almaya çalışır
Mitinglere de karışır
Bazen coplarla tanışır
Memurlar memurlar memurlar
Gravat boynunu sıkmış
Kemeri belini bükmüş
Karani de memur olmuş
Memurlar memurlar memurlar
8. Ekinleri Dersinler
İstanbul’dan Sivas’a
Bir incecik yol gider
Ben burada yârim orda
Her günümden yıl gider
Ekinleri dersinler
Dövenleri sürsünler
Bu yaz olmazsa güze
Yâri bana versinler
Yordum ömrümü yordum
Yoruldum şöyle durdum
O yari yolda gördüm
Sanki bir top gül gider
Bağlantı
Karani genç çağlarım
Heder olmuş yıllarım
Yar yitirmiş ağlarım
Gözlerimden sel gider
9. Beni Aşka Attılar
Şu dağların kuşuna
Avcı düşmüş peşine
Onlar gibi olmuşum
Bak feleğin işine
Beni aşka attılar
Alev alev yaktılar
Seyri hoş olur diye
Döne döne baktılar
Bağlantı
Şu dünyaya geleli
Günüm geçer çileli
Daha da derdim artar
O Sivas’tan döneli
Bağlantı
Dağlar senin dumanın
Bitmez mi kar boranın
Eli kolu kırılsın
Karani’yi vuranın
Bağlantı
10. Hacı Bektaş ile Mahzuni
Nevşehir ilinde iki pir yatar
Hünkâr Hacı Bektaş ile Mahzuni
Etrafına nice güzellik saçar
Hünkâr Hacı Bektaş ile Mahzuni
Biri gelir serçeşmenin gözünden
Biri gelir erenlerin izinden
İkisi de halkın Hakkın özünden
Hünkâr Hacı Bektaş ile Mahzuni
Karani kemale ermiş erenler
Bu dünyada gerçekleri görenler
Hak yolunun menziline varanlar
Hünkâr Hacı Bektaş ile Mahzuni
11. Yoksa sen misin?
İki kaşın iki boğaz köprüsü
İstanbul denilen yoksa sen misin?
Gözlerinde Marmara’nın mavisi
İstanbul denilen yoksa sen misin?
Güzel güzel
Ressamlar oturmuş resmini çizer
Şairler üstüme şiirler yazar
Saraylar çarşılar pahasın bozar
İstanbul denilen yoksa sen misin?
Güzel güzel
Karani sana bir aşkla vurulmuş
Yollarında düşe kalka yorulmuş
Her bir yanın sular ile çevrilmiş
İstanbul denilen yoksa sen misin?
Güzel güzel
2 Mayıs 2012, Ankara
Hüseyin Kara-Süleyman Özerol (Yılmaz Güney Sahnesi, 31 Mayıs 2015)
Yorumlar
Yorum Gönder