‘Okul Anısı Olmayan Sokakların Yazarı’ndan “Yılanın Yılanlığı”

‘Okul Anısı Olmayan Sokakların Yazarı’ndan “Yılanın Yılanlığı”
Süleyman ÖZEROL

3 Şubat 2016 günü hemşerim Zafer Gökcan’a uğradım. Düzeltilmek üzere bir dosya verdi. Şaban Altay’a ait, kayıtlar idi. Elimde bazı çalışmalar vardı, yirmi gün sonra Şaban Altay’ın dosyası ile ilgili notlar aldım.
Şaban Altay okumayı kendi kendine, yazmayı askerlikte öğrenmiş. “Yazar olacağım” diyordu öykülerinde ve büyük cesaret örneği…
Sayfaların temizliği tamamlanacak, sayfa düzeni verilecek, dilbilgisi yazım kurallarına göre cümle kuruluşları düzenlenecek, bazı sözcükler dipnotta gösterilecek; 250 sayfaya yakın olan daktilo edilmiş ya da bilgisayar kaydı olan, hiçbir dilbilgisi ve yazım kuralı olmayan yazılar… Bunları öykü biçiminde düzenleyecektim.
Bu arada düzenlediğim Mutlu Özer’in babasının şiirlerini kapsayan “İrdeleyin Hele Beni” ile “Ters Site” ve “Zülfikar Sezen” kitaplarım da baskıdan çıktı.
Yaklaşık bir buçuk ay içinde temizlik yaptım, öykülerin başlıklarını yerleştirdim, bilgisayar çıktısını aldım ve Şaban Altay ile 6 Nisan 2016 günü haberleştik, 9 Nisan 2016 günü Sıhhiyede görüştük. Bilgisayar çıktısını verdim, öykülerinin kitap adının “Yılanın Yılanlığı” olmasını, bir de önsöz yazmasını önerdim. “Kendini Kurmak” adlı bir öykü daha varmış. “Sazan Kuşu” başlığı değişecekmiş…
Şaban Altay’ın yaşamöyküsünü derledim. Nisan ayı boyunca düzeltmeler ile uğraştık.
2 Mayıs 2016, Şaban Altay ile Hekimhanlılar Derneğinde görüştük. Bazı notlar aldım, çıkacakları işaretledik.
21 Kasım 2016, bir yayınevine gitmiş, oranın sahibi ile konuştum ve dosyayı gönderdim. Anlaşamamış olmalı ki 30 Aralık günü aradı, kitabını
18 Ocak günü aradı, birileri kitabına yeni bir şeyler yazmak istiyormuş, bir edebiyatçıya da inceletecekmiş, kayıtları gönderdim.
Basım işi için yeniden aradı, “Dediğin yerde bastıralım” dedi.
Kızı kapak hazırlamış, dosyayı da baskıya hazırlamak istemiş. Kontrolden sonra haberim olsun dedim. Ancak “olduğu gibi bastıralım” dedi ve kitap basıldı.
“Börekçinin Penceresinden” üst, “Okul Anısı Olmayan Sokakların Yazarı” alt başlığı ile “Yılanın Yılanlığı” basıldı.
2017 Şubatında SAGE Yayınları arasında çıkan Yılanın Yılanlığı, 156 sayfa olup, kitapta Şaban Altay’ın börekçilik yaptığı yıllar ile ilgili anı ve deneyimlerinin, hayallerinin, yaşantı örneklerinin öykü biçiminde sunulmasıdır.
“Yılanın Yılanlığı mı olur?” diyebilirsiniz. Öyküde aslında yılanın “insanlığı” anlatılıyor. Bakalım yılanın yılanlığı nasılmış?

Yılanın Yılanlığı

Esme Ana çok sevecendir. Kurdu kuşu, otu çiçeği, dağı taşı sever…
Bir gün evinde bir yılan görür, ona yardımcı olmak ister, ancak o kaçar. “Benden kaçma” der, ona bir şeyler ikram etmek ister, süt koyar bekler, gelmez.
Bir gün de çulların arasından çıktığını görür, çulu kaldırır ki altında yavruları var. Yavrular ezilmesin diye bir kabın için alır ve kilerin köşesine koyar.
Kocası içeri girdiğinde yavruları görür, gidip silahını alıp gelir. Yılan da yavrularını bulmaz, yavruları yok edildi diye o da yok edenleri yok etmek için bakraçta bulunan yoğurdun içine zehrini akıtır, dışarı çıkar. Adam yavruları eski yerine koyar, bekler. Yılan içeri gelir ki yavruları yerinde, çarparak yoğurt bakracını devirir. O sırada Esme ana içeri girer, kocasının elinde silahı görür. Adam olanları anlatır. Esme Ana silahı alır, “ Yılan çayan sevgiye yanıt veriyorsa biz niye vermeyelim? Yılan yılanlığını yapıyor, yavrularını koruyor. Biz yavrularımızı ellerine kına yakarak vatan millet adına ölüme gönderiyoruz” der, silahı duvara çarparak parçalar.

Şaban Altay Kimdir?

1947 yılında Çankırı’nın Ilgaz ilçesinin Çatak köyünde doğdu. Annesi Ayşe Altay, babası Ahmet Altay’dır.
Okumayı kendi kendine, yazmayı askerlikte öğrendi.
1964 yılından itibaren Ankara, İstanbul, Çorlu ve İzmit'te çeşitli işlerde çalıştı.
Askerliğini 1967-1969 yılları arasında Ankara Mamak ve Erzurum’da yaptı.
Askerlikten sonra İstanbul’da çeşitli pastanelerde çalıştı, 1970 yılında Çorlu’da daha sonra İzmit'te çalıştı.
1986 yılında memleketine döndü, Ilgaz’da altı yıl esnaflık yaptı. Ankara’ya göçtü, burada da seyyar börekçilik yaptı.
2000 yılında emekli oldu, halen Ankara’da yaşıyor.
Evli, dört çocuk babası…
Okuma ve yazmayı geç öğrenmesine karşın okumaya ilgisi oldu, şiirler yazdı. Yaşadığı, tanık olduğu olayları kendince öykülemeye çalıştı ve öykülerinden oluşan kitap dosyasına “Yılanın Yılanlığı” adını verdi.

Yorumlar

Popüler Yayınlar