A. Kadir Paksoy’dan İki Kitap: ‘Zincirli Ördek’ ve ‘Narsist’
A. Kadir Paksoy’dan İki Kitap:
Şair, yazar, tarihçi,
çevirmen hemşerimiz A. Kadir Paksoy’un ‘Zincirli Ördek’ ve ‘Narsist’ kitapları yayınlandı.
Kitaplardan biri roman diğeri ise bir tiyatro çevirisi…
Zincirli Ördek
Bir de baktım ki yaşlanmışım
Toprak gülümsüyor
Yerin hazır evlat, diyerek
A. Kadir Paksoy Zincirli Ördek
adını verdiği özyaşamöyküsü (otobiyografi)özelliği taşıyan romanına böyle
şiirle başlamış. Doğrudan kendi ağzından anlatımıyla yazdığı romanı bolca şiir
alıntıları ile zenginleştirmiş. Şair dediğin romanı da şiirle bezer elbette…
İki ağabeyim var
Biri tanrının savunmanlığına soyundu
Biri atlar arasında aradı tanrıyı
“Her şeyi yazamam ama hiçbir
şeyi oy durmayacağım; ne yazdıysam, nelere tanıdık olduysam onları anlatacağım”
demiş ve doğduğu yer olan Darende hakkında bilgilerle başlamış. Eğer yolunuz o
yana düşerse, Darende’den Malatya tarafına çıkarken sağdaki yamaçta düzenlenmiş
bir konak görürsünüz. 1954 yılında işte o konakta doğmuş…
‘Namık Bey Konağı’ adıyla
kayıtlara giren bu konağın düzenlenmesinde özgünlüğü bozulduğundan, “Kurtararak öldürdüler doğduğum evi” diye
yazmış. Yıllar önce de bana anlatmıştı bu durumu…
Adana'ya
göçmüşler, babası işçi olarak çalışmış orada. Ortaokulda okurken Fransızcaya
merak sarmış. Beş yıl kaldıktan sonra Darende'ye dönmüşler.
Büyükbabası
Namık Ağaya Darendeliler Mamuk Ağa derlermiş. 1894 doğumlu olup İstiklal Madalyası
sahibiymiş. İlk milli eğitim bakanımız Mustafa Necati'nin de teyzesi oğlu oluyormuş.
B ütün bunlara karşın dedesinin Demokrat Parti ve Adalet Partisinde yer
almasını yadırgadığı anlaşılıyor.
Babasına
Mustafa Efendi ederlermiş. Annesi Zeynep Hanım, her şeyi herkese dağıttığı için
Deli Zeynep diye anılırmış. Hani bizde “Deliye veli, veliye deli” derler ya…
Aşudu
Deresi ve Köle Deresini unutmaz Paksoy, o yöreyi betimler kitabında.
Birbirine
zıt olan İhsan ve Abdurrahman ağabeylerini anlatırken ‘komünist’ sözcüğünün
anlamını öğrenmeye çalışır.
Ve yıl 1969…
Darende’de lise olmadığından
Malatya'da okuması gerekir. Turan Emeksiz Lisesine devam etmeye başlar. Bu
dönemde Malatya'daki ve Darende’deki kışkırtmalardan söz eder.
Kadirli kaymakamı Mehmet Can'ın
arkasından teneke çaldıran kişinin büyük amcası Ahmet Ağa (Uzun Ahmet) olduğunu
öğrenir.
“Kurtuluş savaşı destanı yazılmadı”
diyen öğretmene,”Yazılmış öğretmenim” diyerek Nazım’ın ‘Kuvâ-yi Milliye Destanı’
kitabını gösterdiğinde okula yasak yayın getirmekten hakkında işlem yapılır.
Sonra ne mi olur?
Büyükbabası, malını mülkünü
komünist sorunlarına bırakmamak için oturdukları evi ve bahçeyi camiye
bağışlar. Paksoy bu olayı Nietzsche’nin “Tanrı öldü” sözüyle bağdaştırarak anlatır, kitabın arka
kapağında da yer verir.
Allahu ekber, Allahu ekber!
Tanrı evine çağırıyorlar beni Arapça
Bıçaklarını Türkçe bilenler
Darende'nin Alvar ve Bicir köylerinden
Alevi arkadaşları vardır, bunlarla Aleviliği tanır, Mahzuni türkülerini,
deyişleri öğrenir. Hatta ileride Alevi bir kadınla (Senem Hanım) evlenir. Diğer
yandan evlerine gelen öksüz ülkücünün muhbirlik yaptığını öğrenir. Çatışmalı
çalkantılı yıllardır o yıllar.
Yıl 1973, Osmaniye Lisesi…
İki kolu ve bacağını
kaybetmiş olan İbrahim Çenet anlatır Paksoy…
Ve Ankara…
Altındağ'da bir gecekonduda
İhsan ağabey ile birlikte kalır. Ağabeyim maliyede çalışıp hukukta okumakta, kendisi
de sınavla maliyeye girer. Bu arada Fransızca kurslarına katılır.
1974 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü
Sosyal Bilgiler bölümünü kazanır, memuriyetten ayrılarak okula devam eder. Okul
sürecinde şiirde ilgilenir. Daha önce hiç tanımadığı amcası oğlu Süreyya Paksoy
ile tanışır, birlikte şiir etkinliklerinde bulunurlar.
1978 yılında okulu bitirerek
İzmit'te ticaret lisesi öğretmenliğine başlar. Dindar ve kindar kuşağın o
zamanki temsilcileri ile karşılaşır. Doğrulardan yana olmak suçtur ve İstanbul'dan
Iğdır'a Taşburun köyüne sürgün olur Buradaki Azeri lehçesiyle konuşmalardan söz
eder.
İlk şiir kitabı ayrılığın ve
ölümün dışında 1984 yılında yayınlanır.
1986 tekrar Ankara; Anafartalar
Lisesi, Çankaya Lisesi...
“Bir gün bir biçimde ‘Ankara'nın
ozanı’ diye anılan bu benim için en büyük Onur olacaktır” der…
1987'de babasını kaybeder
kızı Zeynep Su doğar.
Doksanlı yıllarda kitaplarını
yayınlar, Ümit Sarıaslan ile çalışmalar yapar. Şiirleri Fransızca yayınlanır. Yeniden
Fransızca kursları, Yeni Şiir, Anadolu Ekini, Tan Edebiyat dergileri... Sonra
dergizade olur…
Fransa’da yayınlanan Le
Canard enchaine (Zincirli Ördek) adını 2018 Haziranında tamamladığı romanına uygun
bulur (Ankara, Ürün Yayınları).
Narsist
Jan Jak Ruso (1710- 1778), Emile
ya da Eğitim Üzerine, Toplum Sözleşmesi, İtiraflar gibi ünlü yapıtları olan bir
yazar.
A. Kadir Paksoy, Fransa'da ve
diğer Avrupa ülkelerinde 200 yıldır sahnelenen ve hala güncel olan Narsist adlı
oyunu ilk kez Türkçeye çevirmiştir. (Ankara 2019, Doruk Yayınları)
Sevgili Hemşerim, ilgin, inceliğin, içtenliğin içn çok teşekkür ederim. Sağ ol.
YanıtlaSil