"Muhabbet insana, insan olana"

"Muhabbet insana, insan olana..."

Süleyman ÖZEROL


1970 ya da 1971 yılı olsa gerek...
Akçadağ İlköğretmen Okulunda okurken müzik atölyesinde öğretmenimiz İbrahim Güleç bir gün birkaç plak getirdi ve bize dinletti. "Drama Köprüsü" ve "Niksar'ın  Fidanları" idi türküler anımsadığım kadarı ile. Aradan bir hafta geçti ve yine müzik dersine girdiğimizde, İbrahim Beyden geçen haftaki türküleri bir daha dinletmek istediğimizi söyledim, başını salladı "hayır" anlamında. 
Türküleri çalıp söyleyen de adını sonradan öğrendiğim, tok ve doyurucu sesi ile  Ruhi Su idi. Ruhi su aynı zamanda bir operet imiş de... Hani "davul gibi ses" derler ya; davudi ses yani. Öylesine güçlü bir sesi vardı. Her ne kadar sesi genizden geliyormuş gibi bir sese sahip olsa da türküleri tane tane okuyordu. 
20 Ekim 1912-20 Eylül 1985...
Otuz yıl geçmiş Ruhi Su aramızdan ayrılalı.
Türkülerimizi davudi sesi ile çalıp söyleyen, hasta olmasına karşın yurt dışında tedavisi bile "sakıncalı" görülen Ruhi Su...
Ülkemizde neredeyse gezdiği, derleme yapmadığı yer kalmamış; tıpkı resmi görevli Muzaffer Sarısözen gibi...
Ruhi su 1974 yılında köyümüze de gelmiş ve semah deyişleri derlemiş, "Semahlar" uzunçalarını çıkarmış, Akçainiş ve Ballıkaya köylülerine armağan etmiş. Daha pek çok plak yapmış. Süreçte aramızdan ayrıldıktan sonra plaklardan kasetlere, kasetlerden CD'lere aktarılmış türküler ve internet ortamında da dinlenebiliyor.
Geriye dönüp bakınca yarım yüzyıla yaklaşan bir zaman önce Ruhi Su'yu tanıdığım görülüyor. Bu zaman diliminde TRT televizyonuna çıkışı, bayramlarda türkülerinin çalınışı ve derken aramızdan ayrılmasıyla birlikte hakkında kitapların yazılması, yarım kalan çalışmalarının tamamlanması, onun ortaya koyduğu derlemelerin zenginliğini de gösteriyor. 
Ezgili Yürek Ruhi su unutulmayacak, derlediği kadar kendi yapıtları da seslenecek geleceğe...
Onun bir serbest bir de ölçülü şiirini paylaşarak saygıyla anıyorum.

Ezgili Yürek

Hangi taşı kaldırsam
Anamla babam
Hangi dala uzansam
Hısım akrabam
Ne güzel bir dünya bu
İyi ki geldim
Süt dolu bir torbayla
Söylece çıkageldim

Kime elimi verdimse
Döndürüp yüzümü baktımsa
Kısmet kapıyı çaldı
Kör pınara su geldi
Ben şakıyıp durdukça öyle
Gülün kokusu geldi

Bebesi olmayana
Bunalıp da kalmışa
Acılarla yüklü
Dargın yüreklere
Yetiştim geldim
İyi ki geldim


Muhabbet İnsana, İnsan Olana

Yaratan bizleri insan yarattı
Muhabbet insana, cana muhabbet 
Cümle mahlukatın üstünde tuttu, 
Muhabbet insana, cana muhabbet

Ne mutlu ki bize insan olmuşuz, 
İnsan sevgisini gerçek bilmişiz, 
İnsanın dalında açıp gülmüşüz, 
Muhabbet insana, insan olana. 

İnsan olan insan gelsin beriye 
Kimi kara, kimi çalar sarıya, 
Aslolan hayattır bakma deriye, 
Muhabbet insana, cana muhabbet.

Yorumlar

Popüler Yayınlar