'Al Şu Sazım Sende Kalsın'

'Al Şu Sazım Sende Kalsın'

İsmail Görer'le Saz Yapımevinde

Süleyman ÖZEROL

1938 yılında Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesine bağı Berçenek köyünde doğan Âşık Mahzuni Şerif (CIRIK), 17 Mayıs 2002 tarihinde Almanya’da yaşamını yitirdi. Malatya’da 20 Mayıs 2002 tarihinde onun anısına yazdıklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Mahzuni Şerif, 1963 yılında Fikret Otyam’la tanışmasından sonra radyoda türkü söylemeye başlar ve halen yapıtlarıyla yaşıyor.

Pir aşkına Pir Sultan’ın yolundan
Mahzuni ol diye saldılar beni


Pir Sultan’ın izinden yürüdüğünü belirten Mahzuni’nin şiirlerinde Pir Sultan, Âşık Veysel ve Davut Sulari’nin etkileri görülür.

“Sen bir öz Türk ozanısın
Dertlerini yazanısın
Zamanın Pir Sultan’ısın”


Âşık Yoksuli, bu dizeleri ile onu yüceltir.
Halk şiiri ile toplumcu görüşleri birleştirmeye çalışmış, Alevi-Bektaşi geleneğine bağlı olarak hareket etmiş; bazı âşıklar gibi ‘badeli’ olmakla övünmemiştir.

Sorarlar ki nerden içtin doluyu
Berçenek’te körün birinden içtim
Rüyamda görmedim ak sakallı pir
Ben ezilen alın terinden içtim


Halk ozanının özelliklerini bir yazısında şöyle belirtir:
“Hangi milletten doğarsa doğsun, kendini tanıdığı an, kendi milliyeti üzerinde fazla durmaz.”
“Gerçek ozan, mükemmel olmanın okuludur.”
“Halk ozanı, adı üstünde, halkın halini yakından takip ederek ve onun selameti için hiçbir şartta düşündüklerini satmayan yiğit bir kişidir.”
“Hiçbir olumsuz çıkarın çığırtkanı olamaz... Özellikle biçimciliği, yapay yaklaşımların tümünü kınar.”

Şu dünyada üç kişinin işi zor
Biri korkak biri tembel biri mert


Mahzuni’ye göre, halk ozanı bu üç kişiden “mert” olanıdır. Mertliğiyle birlikte dürüst olmalı, halkın yayında yer alarak halkın dili olmalı, halkı uyarmalıdır.

Sana diyeceğim var eren yolcu
Çürük köprülerden geçme ha geçme
Mertlere haramdır namerdin suyu
Abı hayat olsa içme ha içme


Dinsel içerikli şiirlerinde ince bir mizah görülür.

“Dostlar ben Allah’ı inkâr etmedim
Bu şekilde hayvan olana çattım
Şeriatı sevdim amma yere yatmadım
Gösterişe namaz kılana çattım”

“Gâhî gittim gahi geldim
Aradım kendimi buldum
Bir Mahzuni Şerif oldum
Boşu boşuna boşuna”

“İster cennet olsun ister olmasın
Beni yaratana kavuşacağım
O verdi o alır tatlı canımı
Beni yaratana kavuşacağım”

“Daha Hicaz şehri yokken dünyada
Kıble ne tarafta sabitti softa”

“Hey Arapça okuyanlar
Allah Türkçe bilmiyor mu”

“Kötü kişi yoktur dünya yüzünde
Herkesin merteği kendi gözünde
Herkesin Yezidi kendi özünde”


Toplumsallığı, ikiliğin kalkmasını, insanların gönül birliğini savunur. Bu gerçekleştiğinde bayram olacaktır...

İki gönül bir olursa
Bayram olur seyran olur
Bir dost bir dosta gelince
Bayram olur seyran olur

Aktı kanım ılık ılık
Biz yalancı kör değilik
Aradan kalksa ikilik
Bayram olur seyran olur

Aktı kanım ince ince
Yanarım dost görmeyince
Mahzuni Şerif ölünce
Bayram olur seyran olur


Yıllar öncesinden ölümünün bir bayram gibi olacağını belirten Mahzuni, 20 Mayıs 2002 günü Hacıbektaş’ta bir bayram havasında toprağa verildi. O, yıllar önce mezarının gurbet ele kazılacağını da söylemiştir!

Kader böyle imiş böyle yazılmış
Gidiyorum kara gözlüm ağlama
Mezarımız gurbet ele kazılmış
Gidiyorum ara gözlüm ağlama


Araya dağlar değil, kara toprak da sıralansa; sermayesi derdi ve serveti ahı ile Mervan’ın elinde paralansa da, o görevini yerine getirmiş, ülkemizde bir ses olmuştu.

İşte gidiyorum çeşmi siyahım
Aramıza dağlar sıralansa da
Sermayem derdimdir servetim ahım
Karardıkça bahtım karalansa da


Kuruluş Savaşı öncesindeymişiz gibi, ulu önder M. Kemal Atatürk’e çağrı yapıyor, özlemini dile getiriyordu.

Sana hasret sana hayran gönlümüz
Sarı saçlım mavi gözlüm nerdesin
Bak işte bu gemi bu Karadeniz
Sarı saçlım mavi gözlüm nerdesin


Bununla birlikte, onu her gün 'diri olarak' gördüğünü belirtiyordu.

Ben ağlamam On Kasımda
Onu her gün diri gördüm


“Onu her gün göreceğim” diyerek de pekiştirir inancını...
Binlerce şiir, yüzlerce plak-kaset, hakkında yazılan yazılar, kitaplar, kendisi ile yapılan söyleşiler... Derken elveda!

İşte geldim gidiyorum
Elveda dostlar elveda
Bilmem kime ne diyorum
Elveda dostlar elveda


O, bu nasihati değer verdiği gençlere yıllar önce etmişti. Ve onu düğün bayram gibi savdılar. Çünkü o, “Tabuttaki ölü gibi olamazdı!” O halkın gönlünde, bağlamanın tellerinde, ozanların dillerindeydi. Öyle de kalacak...

Al şu sazım sende kalsın
Telleri Mahzuni çalsın
Malım mülküm helal olsun
Elveda oy oy elveda


KAYNAKÇA:

1. Mahzuni Şerif: “Çağdaş Halk Ozanının Erdemi”, Halk Ozanlarının sesi Dergisi, KBY, Sayı: 2 (Mart 1993), s. 25
2. İsmail ÖZMEN: Alevi-Bektaşi Şiirleri Antolojisi–5, KBY, Ankara 1998, s. 491-511
3. Diğer Kaynaklar…

Yorumlar

Popüler Yayınlar