Dokuz Yıl Sonra Ressam Memik Kibarkaya
28 Nisan 2006…
Gülşen Çandar’ı aradım. Babası ile ilgili bilgileri faksla
bildirebileceğini söyleyince ADD Malatya Şubesinin numarasını verdim.
EGO’da doğal gaz parasını yatırdıktan sonra HOY-TUR’a uğradım. Uzun zaman
önce ailesinin Elazığ’dan geldiğini söyleyen görevli (Erksan Emre) HOY-TUR’la
ilgili bilgiler verdi ve Malatya halk oyunları konusunda görüşlerini açıkladı.
Çankaya Belediyesi HOY-TUR, 197 yılında kurulmuş. Her yöreden oyunlar
derleyerek oynuyoruz. Şimdiye kadar Malatya halk oyunları oynamadık. Ankara’da
ve diğer yerlerde de oynayanı görmedim, duymadım.
Malatya ve çevresinde alan araştırması yapılarak oyunlar belirlenir,
belirlenen oyunlar öğreticilerce ekibe çalıştırılır, saflaştırılarak 10-11
oyuna düşürülür; giysi-müzik-geçiş düzenlemeleri yapılırsa çalışmalarımızda yer
verebiliriz.
Hamdi Garipağaoğlu’ndan şiirlerini almak için Hekimhanlılar Derneğine
gittim. Yanında ağabeyi Muharrem Garipağaoğlu ile Mahmut Okutan adlı emekli
öğretmenler vardı. Her ikisi de Akçadağ Köy Enstitüsünü bitirmişler. Mahmut
Okutan (Soyadı o zaman Topal imiş), Ali Öztürk ve Avni Oktay’ sordu. Daha sonra
Hüseyin Takmaz’dan söz açıldı. M. Ali Cengiz’i de anımsattım. Muharrem
Garipağaoğlu Hüseyin Takmaz’ın telefon numarasını sordu. Kayıtlarımda
bulamadım.
Battalgazili öğretmen arkadaş (İsmet) yanımıza uğradı. Bir süre sonra
Fikret Otyam’ın sergisine gittim. Yanında oturan Pazarcıklı birisi ile bir süre
söyleştik. Hekimhan’da bir buçuk yıl bulunmuş. Memik Kibarkaya… ANAP Genel
Merkezinde Tarım Komisyonundaymış. Aslında resimle uğraştığını söyledi. www.kibarkaya.8k.com sitesine girip
resimlerini gördüm.
Otyam’la bir süre Kısas hakkında konuştuk. En son kısasa 5-6 yıl önce
gittiğini, Cem Vakfı’nın projesi konusunda davet ettiklerini, katılmak
istemediğini bildirdiğini söyledi.
“Parmak İzlerim”
2 Mayıs 2015…
Aradan dokuz yıl geçmiş ve Memik Kibarkaya ile yeniden karşılaştık.
Ankara Büyükşehir Belediyesi Sergi Salonunda 29 Nisan’da açılmış olan
“Parmak İzlerim” adlı sergisini bugün ziyaret ettim ve bir süre sohbet ettik. TESK'de Fikret Otyam'ın resim sergisinde tanıştığımızı anımsattım. Fikret Otyam ile ilk karşılaşmasını anlattı. Onun tablolarını da yapmış. Fikret Otyam'ı nereden tanıdığımı sordu. Ben de Urfa'nın onun ile ortak bir yanımız olduğunu söyledim.
Portre ağırlıklı sergide manzara ve natürmortlar da var. Biraz da tarihsel
bağlantılı resimler… Oysa dokuz yıl önceki tablolarında daha çok tarihsel bakış
ile ilgili resimler vardı.
Fikret Otyam'ın sözünü dinleyip emekli olmuş ve gerçekten güzel resimler yapmış. Halktan gelen biri olarak Aşık Veysel için, “Adına bugün akademiler
kurulması gerekenler” demiş. “Mahzuni gibi ‘ben buyum’ demiş…” Daha çok insana
yönelmiş, insanı resmetmiş…
Yaşamöyküsü
1950 yılında Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde doğdu. Tarım sektörüyle
iştigal ettiğinden ilkokula geç gitti. Kendi oyuncaklarını kendi yapardı. 9
yaşında başladığı ilkokulda Atatürk portresi yapıp bayramlarda çocukların
başına taç yaptığında öğretmenlerinin alkışını aldı. Kömürle sağa sola resim
yaptığından ailesi tarafından dövüldü. Ağacı oyup saz yaptığında anası onu
azarladı. "İcat çıkarma" derdi. Ortaokulda resim iş dersinden hep
pekiyi alırdı. İlk ve ortaokulu aynı ilçede okudu. Lisede arkadaşının resim
ödevine bir kitap kapağı yaptığında Resim öğretmeninin dikkatini çekti.
Atölyeye dışarıda devam etti.
Edebiyat okudu. Yüksek fen puanıyla Fırat Üniversitesi Veterinerlik
Fakültesine girdi. Üniversitede ünlü şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un portresini
yaparak dikkat çekti. Anadolu’nun çeşitli il ve ilçelerinde Veterinerlik, ilçe
Müdürlüğü ve İl Müdürlükleri yaptı. 1997'de Tarım Bakanlığı'nda Daire Başkanlığına,
2000 yılında Türkiye Atom Enerjisi'ne atandı. Araştırmacı kimliği ile tanındı.
İlk defa tesadüfi olarak orada özel bir kâğıt tanıdı. Resim tekniğinde yağlı
pasteli ezerek çeşitli maddeleri karıştırıp, resmi bu özel kâğıda parmaklarıyla
yapmaktadır. Açtığı sergilerde basının dikkatini çekti. Birçok TV kanalında ve
görsel basında tekniğini anlattı.
30 yıldır resim sergileri açmaktadır. Hiç bir ders almadı ama kendinden
önceki birçok ressamı öykündü. En çok empresyonistleri kopyaladı. Birçok yurt
dışı müzesini gezip çok sayıda ressamın hayatını okudu. Resim benim ruhum
derken Fikret Otyam ile tanıştı. Onun bir portresini yaptı. Otyam, "git ya
emekli ol ya da istifa et ve resim yap" dediğinde emekli oldu. Kendi
atölyesinde resim yapmaya hız verdi. Birçok koleksiyonerde eseri bulunan
Kibarkaya 40 yılı aşkın zamandır resim yapmaktadır.
Bir de kendi ağzından
dinleyelim…
Fikret Otyam |
1950 doğumluyum, Fırat Üniversitesi Veteriner fakültesi mezunuyum.
Mesleğim gereği doğanın içinde olmam belki de doğamda resim yapma eğilimi
olsa gerek! Resim yapıyorum, yapmanın ötesinde bir günde hiç ayrılmadan
uğraşıyorum tabii ilhama bağlı. Bazen de günlerce aklıma bile düşmüyor.
Etkilenmek önemli benim için, çok sıkıldığım zamanlar resim yapıyorum, yani
dünyadaki çevredeki olumsuzluklar etkiliyor beni. Bu da bir kaçış sanırım, tüm
ressamlar gibi. F. Mualla polisten, Goya kraldan, V. Van Gogh dünyadan kaçmak
için uğraşmış. Bazı sanatçılar istiridyeye benzermiş, kabuğuna kum kaçtığı
zaman ondan kurtulmak için inciyi dokurmuş, sanırım en doğrusu bu…
Piserro Nazilerden korkarmış o nedenle resme sığınmış. Orta çağın Avrupalı
ressamları kiliseden ve papazlardan korkup sürekli dinsel konuları kilise
duvarlarına resmetmesi gibi. Bir gün bir duvarda resim gördüm, içim ürperdi,
sonradan öğrendim Van Gogh’muş. Günlerce kopyasını yaptım. Beni en çok
etkileyen ressamlar C. Monet, I. Calli, Renoir. Diğer tüm empresyonistler gibi
hiç ders almadım. Resimlerim biraz sıra dışı, yapılışı da yağlı pastel, resmi
parmaklarımla ya da kâğıdım küçük, resim bazen büyüyor, o zaman kâğıdı
birbirine ekleyerek resmi büyütüyorum. Bu da benim kalıp içine sığmamam ya da
özgür olmamdan kaynaklanıyor. Ders almayışım, resmi büyütmem aslında özgür
davranışımdır. 30 yıldır sergi açıyorum kimi övüyor kimi yerin dibine
geçiriyor, beni bunlar etkilemiyor.
Genelde alaylı olmayı sevdim galiba, çünkü Âşık Veysel’de alaylıydı. Adına bugün akademiler kurulması gerekenlerdir.
Âşık Mahzuni gibi ben buyum.
Yoruma açığım, saygılar...
Yorumlar
Yorum Gönder