Hasan Basri Aydın'ı Ziyaretimiz

Hasan Basri Aydın'ı Ziyaretimiz

Süleyman ÖZEROL

Pazartesi ve Cuma günü dışında araç olmadığından Cuma günü Ballıkaya'dan Hekimhan'a geldim. Abonelere Hekimhan dergisi gönderdim, arkadaşlarla sohbet ettik ve kardeşim Mustafa'da kaldım.
27 Ağustos 2022 Cumartesi sabahı Karadere'den gelen Türkan Devran'ı aracında Sait Özoğlu ve Halit Karademir ile Malatya'ya gittik. Malatya Öğretmenevi'nde gelenlerle birlikte çay sohbet derken saat 09.00 sıralarında Pütürge Hüsükuşağı köyüne Hasan Basri Aydın’ı ziyaret etmek üzere yola koyulduk.
Araba dağlık bir bölgede arıza yaptı ve orada ara verdik. Bir süre sonra başka bir araç geldi, ona binerek yola devam ettik. Oldukça yükseltiye vardıktan sonra inişe geçtik. Kırılarak inen yolda, Şiro Çayı yakınında yeniden dik bayıra doğru yöneldik, yokuşa doğru tırmandık. Artık ham yoldaydık, Hüsükuşağı'ndan gelen traktör kılavuzluk yaptı. Derken Hüsükuşağı’na vardık...
Hani derler ya, "Dağlar ıssız kalmasın diye..."







Çevreye göz attım. Hüsükuşağı, dimdik bir dağın yamacında kurulmuş. Tabanda Şiro çayı akıyor, Karakaya Barajının uzantısı oraya kadar gelmiş. Öte geçede Kemal Sunal'ın, Ankara'dan tanıdığım Zülfikar Sezen'in Köyü Gökçe, yani eski adıyla Ağvan görünüyor. Nereye baksanız yemyeşil...
Hasan Basri Aydın'ın Köyü Hüsükuşağı'na ulaştığımızda gelenleri not ettim.
1. Türkay Devran
2. Güngör Bebek
3. Vahap Altınok
4. Feridun Önal
5. Avni Çiçek
6. İsmail Gündüz
7. Sait Özoğlu
8. Süleyman Özerol
9. Adil Aktaş
10. Ökkeş Çavuş
11. Halit Karademir
12. Fikri Demirtaş
13. Hasan Şahin
14. Cafer Özdemir
15. İsmail Kurtoğlu
16. Celal Özden
17. İsmail Aydın
18. Nurettin Aydın
Orada bulunanlar bizi karşıladılar, çay ikramında bulundular, sohbet ettik, konuştuk. Gelen arkadaşların neredeyse tamamına yakını 
Hasan Basri Aydın hakkında anılarını anlatarak ve  görüşlerini belirterek konuşmalar yaptılar. Konuşmalardan sonra Hasan Basri Aydın da kısaca bir şeyler söyledi.

Hasan Basri Aydın'ın bir odasında altı tane bağlama asılıydı. Tümünün soyadı Aydın olan bir grup bağlama ile türküler çalıp söylediler.
Songül Aydın
Kazım Aydın
Erkan Aydın
Perihan Aydın
Deniz Aydın
Doğan Aydın
Hasan Basri Aydın, gelenlere Tanrıya Mektuplar kitabını imzalayarak armağan etti.
Tüm işlerin yürütülmesinde Zelal Aydın adlı genç kız başta olmak üzere pek çok genç yardımcı oldu.
Bir süre sonra sohbetler devam etti. Adil Aktaş bağlama çalarak türküler söyledi, diğer arkadaşlar da eşlik etti. 
Yemek ikramından sonra Nurettin Aydın'ın da uzaklardan getirdiği üzüm de ikram edildi.
Yeniden müzik ve şiirle devam edildi ve saat 16.00'da Kale ilçesi üzerinden Malatya'ya yola çıkıldı. Malatya'da Öğretmenevinde yeniden Türkay Devran'ın aracı ile Hekimhan'a döndük. Oradan bir araçla da Ballıkaya'ya...
Altmışlı yıllardan itibaren gıyabından tanıdığım, kendisi ve kitapları hakkında yazılar yazdığım, pek çok söyleşide örnek verdiğim Hasan Basri Aydın'ı bu ziyaretimizde yakından tanıma olanağı buldum. Ancak onca yılın yükü, çektiklerinin acısı onun yaşlı bedeninde izler bırakmıştı.  
Hüsükuşağı ile ilgili kısa birkaç not ile ziyaret sırasında anlattığım Hasan Basri Aydın hakkındaki anım ile ilgili yazımı sizlerle paylaşmak istiyorum.  

Hüsükuşağı Üzerine Kısa Notlar

Muhtar Selahattin Yıldırım ve bir başka köylü ile bir süre köy hakkında konuştum.
Elazığ Baskil ilçesine bağlı Kadıköy'den gelmişler. Köyün adı buraya gelen Hüsük (Hüseyin) adlı birinden geliyor. Hüseyin'i soyundan gelenler anlamında Hüsükuşağı denmiş...
Kadıköy'de oturanlar Türkçe konuşuyorlar ve Sünnileşmişler. Hüsükuşaklılar ise Aleviliklerini korumuşlar. Süreçte merkezi otoritenin (Osmanlı), çevrenin ve feodal yapının etkisi ile Kürtçe öğrenmişler.
Dört yıl öncesine kadar  görgü cemi yapılmış. Arguvan Minayik köyünden Zeynel Abidin Ocağından, Sivas tarafından Canbar Ocağından, Hekimhan Ballıkaya köyünden Şah İbrahim Ocağından dedeleri geliyormuş. Köyümüz Ballıkaya'dan gelen dedelerden Aşık Yusuf Başaran ve Mustafa Başaran'dan söz edildi. 


“Amma Velakin Solcuydu"
 

Toygar’a il geldiğim günlerden itibaren burada en çok iki yıl durabileceğimi, hemen tayin isteyerek şehir merkezine gideceğimi söylediğimde İsmet İmik bunun olamayacağını söne sürüp, “Bak ben kaç yıldır buradayım” diyordu. “Yirmi iki yıllık olup da köyde çalışılır mı İsmet Bey?” dediğimde de, “Acaba tayinim olur mu?” diyordu. 
1982-1983 öğretim yılında tayini merkeze çıktığında vekaleti bana vermek istediğini, ancak Naci Kocaoğlan’ın benden bir yıl kıdemli olduğu için ona bırakacağını söyledi. Ben de doğrusunun bu olduğunu söyledim ve Urfa’daki müdürlüğüm sırasında yaşadığım olayları anımsattım.
Naci Kocaoğlan’ın aynı öğretim yılında tayininin çıkınca bana aynı teklifi o da yaptı, kabul etmedim. Vekaleti Sakine Doğan arkadaşımıza bıraktı. İlköğretim Müdürlüğüne gittiğim bir gün Müdür yardımcısı Hüseyin Pekdoğan, “Müdürlüğü erkeklerden biri almamış da” diyerek bana taş da vurmuştu.1983-1984 öğretim yılı dönem sonunda açık müdürlük ilanı yapıldığında başvurdum. Yeni öğretim yılında okula yeni atanan H. İdris Çitil, tayin işini milletvekili Talat Zengin’in yaptığını, müdürlük onayının da arkasından geleceğini söylüyordu. Çok geçmeden de yazısı geldi ve ilk resmi yazısı olan başlama yazısı “yanlış yazıldığından” İlköğretim Müdürlüğünden geri geldi. Düzelttiğim yazıyı yeniden gönderdi.
Beşinci sınıfları okutuyordum, teftişime Veli Bebek geldi. Kahramanmaraşlı Veli Bebek ile yaz kurslarında tanışmıştık. Verdiği raporda, planlarımdaki konu-amaç bağıntısının çok iyi bir biçimde belirtildiği, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders konularının iyi öğretildiği belirtilmiş; yazılarımdaki cümle kuruluşlarını da beğendiğini yazmıştı.
O gün muhtar köyde olmadığından üçümüz öğle yemeğine üyelerinden H. Hüseyin Yüksek’in evine gittik. Evde büfenin alt gözünde birkaç dinsel kitabın yanında Yaşar Kemal’in İnce Memet adlı romanını gören Veli Bebek’in gözleri parladı. “Bir köylünün evinde İnce Memet ha?” diyerek konuşmaya başlamıştı ki H. Hüseyin Yüksek açıklamada bulundu.
“Altmışlı yıllarda bizim burada bir öğretmen vardı. Eğitim öğretimi çok iyi, çok okuyan, bilgili, aydın birisiydi. Onun zamanında köyümüzden okuyanlar oldu. Köylünün her işine koşardı. Hatta haşhaş yasaklandığında bizi haşhaş mitingine götürmüştü. Amma ve lakin solcuydu. Bu kitabı onun zamanında almıştım...”
“Eğitim öğretimi çok iyiydi.”
“Çok okuyan, bilgili, aydın birisiydi.”
“Onun zamanında okuyanlar oldu.”
“Köylünün her işine koşuyordu.”
“Amma ve lakin solcuydu.”
Bütün bu olumlu davranışlara sahip olan insan elbette ki solcu olacaktı. Sağcı olsaydı zaten bunların hiç birini yapamazdı. Olsa olsa halkın dinsel duygularıyla uğraşırdı...
Bu öğretmen, Hasan Basri Aydın’dır...
Hasan Basri Aydın’ı; 1976 yılında Gayret Gazetesine verdiği, “Ortak Arıyorum” ilanından tanıyordum. 1999 yılında yayınlanan “Tanrıya Mektuplar” kitabını okuduğumda daha da iyi tanıdım. Malatya Yorum gazetesinde, “Hüsükuşağı’ndan Haymatlos’a” başlıklı bir de yazı yazdım. 2004 yılında ise Tanrıya Mektuplar-2 çıktı. Yeni kitabı ile ilgili de bir yazı yazmak istiyorum. *

Turan Herdi'nin Anlatımı

Okulun bahçesinde tavuk besliyordu. Oruç zamanı üç beş fakir öğrenciyi çağırıyor, kesiyor ve yediriyordu. Giysilerinden onlara veriyordu. İyi bir marangozdu, okulun onarımlarını kendisi yapardı. Eski sıraları onararak yenilerdi.
Demirel ve Özal’dan aldığı tazminatlarla yaptırdığı Tazminat Apartmanı Fırat Mahallesinde bulunuyor. **


* 28 Mayıs 2006, Ballıkaya
** 25 Haziran 2007, Malatya

Yorumlar

Popüler Yayınlar